Hazreti Ali sevgisi

Hazreti Ali sevgisi

Soru: Bir kısım Alevîlerin, Ehl-i Sünnet’in Hazreti Ali hakkındaki kanaatlerini dillerine dolamalarına karşı ne demeli?

Ehl-i Sünnet’in Hazreti Ali (radıyallâhu anh) hakkındaki kanaatlerinde o Hazreti ta’n ifade eden bir şey yoktur ki, Alevîler bunu dillerine dolasın. Biz, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olarak hepimiz Alevîyiz. Alevî, Hazreti Ali’nin yolunda olan insan demektir. Yani Alevî; namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, Resûlullah’a (sallallâhu aleyhi ve sellem) bağlı olan, hakperestlikten ayrılmayan, hakperestlik noktasında Everest tepesi gibi yüksek karakterde bir insan olan Seyyidina Hazreti Ali’nin yolunda giden kimsedir. Biz de inşâallah o yoldayız ve bu zaviyeden de hepimiz Alevîyiz. Ehl-i Beyt-i Resûlullah’ı seviyoruz. Hazreti Ali’nin tertemiz neslinden gelen herhangi bir insan için bin ruhumuz olsa feda etmeye hazırız. Kerbela için biz de çok ağlarız. Şayet İslâm’da yas tutmak caiz olsaydı Muharrem ayı, bizim yas ayımız olacaktı. Binaenaleyh biz, Hazreti Ali’ye verilmesi gereken değeri ve kıymeti veriyor ve onu baştacı sayıyoruz.

Bazı kimseler maalesef, Hazreti Ali’ye (radıyallâhu anh) bir şey vermek isterken başkalarını tahkir edip aşağılamak  gerekiyormuş gibi Hazreti Ebû Bekir (radıyallâhu anh) ve Hazreti Ömer’e (radıyallâhu anh) yakışıksız ve çirkin isnatlarda bulunuyorlar. Biz, “Hak, Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman’ındır (radıyallâhu anhüm) ve Hazreti Ali’nin (radıyallâhu anh) zırnık hakkı yoktur.” demiyoruz. Aksine Hazreti Ali’ye, Ehl-i Beyt-i Resûlullah’ı temsil cihetiyle öyle bir arslan payı ayırmışızdır ki, belki çok büyüklerin dahi o noktada Hazreti Ali’nin elini öpüp ona inkıyat etme mecburiyetinde olduklarına inanıyoruz. Zannediyorum, her Alevî bu ölçülü hakkı Hazreti Ali’ye vermemektedir. Allah’a (celle celâluhu) binlerce hamd ve sena olsun biz, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat içinde olduğumuz için bu hakkı ona muvazeneli olarak vermekteyiz. Bu itibarla da, Hazreti Ali’ye Allah veya Peygamber’e yahut kendinden evvelki halifelere –hâşâ– mümâşat yapan yani şirin görünmeye çalışan riyakâr, takiyeci demeyi de küstahlık sayıyoruz. Onu hep mert ve cesur biliyor ve delice seviyoruz.

İnşâallah, burada ehl-i keşfin, ötede ise herkesin müşâhedesi altında göreceksiniz ki, Hazreti Ali (radıyallâhu anh) böyle ölçülü düşünenlere sahip çıkacak ve onları almadan Cennet’e gitmeyecektir. Nitekim çok mücedditlerin Ehl-i Sünnet içinde zuhur etmesi ve Hazreti Ali’nin, mübarek eliyle, kuvve-i mâneviyelerini takviye için onların sırtını sıvazlaması buna delildir. Biz, Hazreti Ali’yi çok seviyoruz ve “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”[1] fehvasınca, inşâallah Cennet’te de Hazreti Ali’yle beraber olacağız. Onunla beraber olma da Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’la (sallallâhu aleyhi ve sellem) beraber bulunma demektir.

[1] Buhârî, edeb 96; Müslim, birr 165.