İstihbarat Raporu Olduğu İleri Sürülerek Yapılan Yayınlardaki İddialar ve Yargı Kararları

Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu Kararı

Disiplin Kurulu konuyla ilgili olarak, o sırada memurlar hakkında disiplin suçları için çıkan af nedeniyle söz konusu iddiaları incelemeden, kanun gereği olarak, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermiştir. [1]

Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Takipsizlik Kararı

Yine aynı konuda Savcılıkça yapılan soruşturma sonucunda 'Yukarıda açıklanan sebepler tahtında sanıklar hakkında üzerlerine atılı laikliğe aykırı olarak devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla çalışmalarda bulunmak suçundan sanıklar hakkında takibata yer olmadığına' [2] karar vermiş ve böylece iddialar hakkında dava açmamıştır.

Emniyet Genel Müdürlüğü Basın Açıklaması

Söz konusu inceleme ve soruşturmalarda Gülen'in sanık ve hatta tanık olarak dahi bilgisine başvurmamasına karşılık, aradan iki yıl geçtikten sonra 1994 yılında basında bu konu tekrar gündeme getirilmiş ve 'Fethullahçılar polise sızdı' biçimindeki iddialar yayınlanmıştır. Söz konusu yayınlar üzerine İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'nce bir açıklama yapılarak, 'olayın yıllar önce soruşturularak, hukuken sonuçlandığını ve bu iddialarla ilgili herhangi bir kimseye idari veya adli yönden bir ceza verilmesini gerektirecek bir durumun tespit edilemediği' söylenmiştir. [3]

Bu Konuda Yapılan Yayındaki İddia ve Mahkeme Kararı

İddia: 'Çok gizli polis raporlarına' göre polis içinde 'Fethullah Hoca'nın Talebeleri' adlı illegal bir örgüt bulunmaktadır. [4]

İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin İddiayla İlgili Kararı: [5] Gülen'in vekilinin 'Fethullahçılık veya Fethullah Hoca'nın talebeleri diye bir yapılanmanın olmaması, dolayısı ile olmayan bir yapılanmanın herhangi bir faaliyetinin de bulunamayacağı, yazıda yer alan iddiaların suç isnatları olduğu, üstelik bu isnatların çarpıtılmış raporlarla kamuoyuna sunulduğunu' gerekçesiyle, iddiaların gerçek dışı ve kişinin haysiyetine dokunması nedeniyle, yazının tekzip edilmesine hükmetmiştir. Hürriyet Gazetesi karara, bir üst mahkemeye müracaat ederek itiraz etmiş ve haberin gerçek olduğunu ve çok gizli rapora dayandığını iddia etmiştir. İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi [6] ise iddia ispatlanamadığından 'itirazı yerinde bulmayarak' reddetmiştir. Hürriyet Gazetesi kararı bozdurmak için yazılı emir yolu ile Yargıtay'a müracaat etmiştir. Ancak Yargıtay 7. Ceza Dairesi [7] oybirliği ile talebi reddetmiş, böylece kesinleşen karar dolayısıyla yayınlanması gereken tekzip metninde ise özetle şu görüşlere yer verilmiştir: 'Gülen'e yapılan tarikat, örgüt veya gurup iddialarını hukuk devletinde olması gerektiği şekilde mahkemeler vasıtasıyla yalanlanmış ve gerek Devletin soruşturma organları gerekse mahkeme kararları ile Fethullahçılık diye bir örgütün olmadığı tespit edilmiştir. Hatta bu konularda mahkeme kararı ile bir tekzip metni de Hürriyet Gazetesinin 27 Ocak 1990 tarihili nüshasında yayınlanmıştır. Gülen kendisinin insanlarımız arasında bir imtiyazının olmadığını, halkın içinde Hakk'la beraber olmak sevdasını taşıdığını birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlerin oyunlarına gelinmemesi dileğini her fırsatta anlata gelmiştir. Bu hukuki ve fiili gerçekler de onun illegal örgütlenme gibi faaliyetlerle ilgisi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.'

İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesinin [8] 'Fethullah Gülen, Polis Akademilerinde Örgütlenmektedir' İddiasına [9] İlişkin Kararı: Söz konusu mahkeme iddianın gerçek dışı ve haysiyet kırıcı olduğu gerekçesiyle yazı hakkında tekzip kararına hükmetmiş ve karar kesinleşmiştir. Mahkemenin yayınlanmasına hükmettiği tekzip metninin bir kısmı şöyledir: '10 Mart 1992 tarihli emniyet soruşturma raporunun, hukuken hiçbir geçerliği yoktur. Çünkü söz konusu raporda belirtilen hususlar yalnızca bir iddia ve şüpheden ibaret olup, bu iddia ve şüphenin doğru olup olmadığının ancak yapılacak bir yargılama sonucunda verilecek bir hükümle tespit edilmesi gerekirdi. Şimdi soruyoruz: Adeta kesin bir mahkeme ilamı gibi sürekli ileri sürülen ve 'belge' olarak nitelenip müvekkilimizi karalamak için dayanılan, söz konusu rapordaki olayları doğrulayan bir yargı kararı var mıdır? Eğer gazetecilik mesleğini objektif ölçüler çerçevesinde yapıyor olsaydınız, 1992 tarihli bu raporun akıbetini de araştırıp, sonucu okuyuculara bildirmeniz gerekmez miydi? Nitekim söz konusu rapordaki iddialarla ilgili olarak, DGM Savcılığı suç unsuru olmadığı için takipsizlik kararı vermiş ve yine aynı raporda adı geçen kişiler hakkında herhangi bir disiplin cezası da verilmemiştir. Bunun anlamı, raporda belirtildiği gibi Polis Koleji'nde müvekkilimin adıyla anılan bir illegal örgütlenme olduğu iddiasının gerçek dışı olduğudur. Öyleyse yargı makamlarının suç unsuru görmediği ve müvekkilimle hiçbir bağlantı kurmadığı iki yıl önce hukuken geçersizliği kanıtlanmış bir rapora dayanarak, Fethullah Gülen'i illegal bir örgütlenmenin icracısı olarak göstermeniz toplumun doğru bilgi ve doğru haber alma hakkının istismarı değil midir?'

Ancak Mahkeme Kararı yerine getirilmemiş ve yukarıdaki tekzip metni gazetede yayınlanmamıştır. Bu nedenle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi Cumhuriyet Gazetesi Sorumlusunu tekzibi yayınlamama suçundan dolayı mahkum etmiştir. [10]

Soru Önergesi

Yine aynı iddia ile ilgili olarak dönemin CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş bir soru önergesi vererek, 'Ülkemizde Fethullah Hoca'nın talebeleri adıyla anılan bir örgütün olup-olmadığının cevaplandırılmasını' talep etmiştir. [11]

İçişleri Bakanının, Soru Önergesine Cevabı

Söz konusu soru önergesine verilen cevapta 'Fethullah Hoca'nın Talebeleri adı altında bir örgüt kayıtlarda mevcut değildir' denirken, Fethullah Gülen hakkında, anayasal sistemi hedef alan illegal faaliyetlere karıştıkları yolunda herhangi bir bilginin bulunmadığı açıklanmıştır. [12]

Ankara DGM Başsavcılığının 1997 Yılındaki Takipsizlik Kararı

'Şeriat Düzeni Kurmayı Amaçlayan Fethullah Gülen'in Talebeleri Diye Bir Örgüt Yoktur.'

Bütün bu yargısal ve idari kararlara ve de resmi açıklamalara rağmen, 'İllegal Fethullah Hoca'nın Talebeleri' adlı örgüt kurma iddiasının 1997 yılında bazı basın organlarında tekrar gündeme getirilmesini ihbar kabul eden, Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlatmış ve bunun sonucunda şu kararı vermiştir: 'Bugüne kadar yapılan araştırmalardan 3713 Sayılı Kanun'un 1. Maddesi'nde tarif edildiği şekilde şeriat düzenini getirmeyi amaçlayan 'İllegal Fethullah Hoca'nın talebeleri' adını taşıyan bir örgütün varlığına ve sanıkların böyle bir örgüt kurdukları ve bu örgüte üye olduklarına dair ve sanıklar hakkında kamu davasının açılmasını haklı gösterecek delil bulunmadığından CMUK'nun 164. Maddesi uyarınca kamu adına takipsizlik kararı verilmesine karar verildi.' [13]

 

[1] Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 1993/01 sayı ve 7.1.1993 tarihli kararı.
[2] Savcılığın 1992/256 Hazırlık 1992/137 karar nolu ve 14.10.1992 tarihli takipsizlik kararı.
[3] Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 9 Nisan 1994 tarih 05 sayılı basın açıklaması.
[4] 9.4.1994 tarihli Hürriyet Gazetesi.
[5] Mahkemenin 1994/48, 3.5.1994 tarihli kararı.
[6] Mahkemenin 1994/49, 2.6.1994 tarihli kararı
[7] Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 1994/8409, 10.11.1994 tarihli kararı.
[8] Mahkemenin 1994/202, 19.8.1994 tarihli kararı.
[9] 13.6.1994 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Hikmet Çetinkaya
[10] Mahkemenin 1996 esas, 1996/398 karar sayılı ve 25.12.1996 tarihli kararı.
[11] Adı geçen milletvekilinin 1994 yılında TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesi.
[12] 1994 Emniyet Genel Müdürlüğü'nce hazırlanan ve Bakan Nahit Menteşe tarafından verilen cevap.
[13] Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 1997/18 hazırlık 1998/4 nolu ve 20.3.1998 tarihli takipsizlik kararı.