Önyargısız Okuma Tavsiyesi
Aslında bir gazeteci kadar, televizyonda çalışan bir insan kadar olmasa bile, ben vazifem itibarı ile hep halkın içindeydim. Vaizler toplumun içinde olan insanlardır. Ben 20 yaşından önce mesleğe intisap ettim. Edirne' de, Kırklareli'nde, İzmir'de, ve Ege de dolaştım. Uzun zaman gezici vaizdim.Toplum içindeydim.Duyulma görülme,bilinme,eğer bunlar bir mana ifade ediyorsa, duyulan, görülen, bilinen bir insandım. Belki medyaya kapalı bir durum söz konusu idi. Yani gazetelere intikal etmiyordu, düşüncelerimiz varsa. Televizyonlara ulaşamıyorduk. Belki şöyle demek daha uygun olur. Yani ortaya çıkmadan önce bir kesime açık değildik.
Yani o kesim hangisi?
Gazetecilerdir, medyadır, ricali devletin duyması gibi şeylerdir. Yoksa toplumun içindeydik. Ben Süleymaniye'de vaaz ediyordum, onca insan dinliyordu. Sokaklara kadar insanlar dinliyordu. Bu açıdan da kapalılık denmez bunlara.
Sizi dinlemeye kimler geliyordu? Belli bir çevrenin insanları mı yoksa daha geniş bir çevre mi?
Zannetmiyorum, nereye gidersem ben oraya ilk defa gittim, beni ilk defa orada cami köşesinde tanıdılar. İzmir'e de ilk defa geldiğimde 'bu kim' dediler. Ama ben halk insanıyım. Halk için, halkın dilini kullanıyor, halkla hasbihal ediyordum. Herhalde bu konuda içtihat hatası olsa bile, bir teveccüh oldu yani. Bu insanlar yanılmış olabilirler (belki ben dinlenecek bir insan mıyım?). Çok vaizden çok kendime bakıyorum ben. Beni dinleme talihsizliğine düçar oldular diyebilirim. Bu tanınmayı, bu teveccühü, böyle iyi bir izlenimi, millete bakışımı, milletin birliğini, bütünlüğünü, halkın bana bakışını bir kredi olarak değerlendirmeye çalıştım. Eğer bir teveccüh varsa dedim, bunu iyi kanalize edelim dedim.
Müsaade ederseniz, son günlerin sıcak konusuyla başlayıp, sonra düşüncelerinize geçelim. Geçen ay Tansu Hanım'la görüştünüz. Nasıl oldu bu? Bu diyalog devam edecek mi?
Biraz avam kaçacak ama Tansu Hanım bu görüşme için epey zılgıt yedi. Bu biraz zılgıt yemeden sonra Sayın Başbakan'ın bundan sonra olabilecek şeyleri göğüslemeyi cesaret edip etmemesine bağlı.
Görüşme önerisi kimden geldi?
Ben düz bir vatandaşsam, herkes gibi yararlı zannettiğim belki vehmettiğim düşüncelerimi devletin değişik kademelerinde müessir olabilecek insanlara ulaştırmamda yararlı olabilir, dedim. Bu mülahazayla hani belki, bizdeki istekleri Sayın Başbakan'a ulaştırdılar. Sayın başbakan da olur dedi, istek izhar etti, görüşelim dedi.
Kim kimin ayağına gitti spekülasyonları oldu.
Onun gelmemesini fakir kendim arzu etmişimdir. Hatta bir kısım yanlış yorumlamalara sebebiyet verebilir endişesini baştan izhar ettim, ben. ''Sayın Başbakanım'' dedim ''yanlış algılamalar olabilir, bunları göğüslemeye hazır mısınız'' dedim. O da ''daha masumca şeyler Türkiye'de şimdiye kadar çok yanlış yorumlanmıştı. Önemli değil'' dedi. Yani bu bayan, fakat erkekçe yaklaştı meseleye.
Çevreniz bu görüşme hakkında ne düşünüyor?
Bazı arkadaşlarıma sordum.Görüşmede yarar var dediler. Yani bazı meseleleri, hani şu mevzuda şöyle yapılsa birileriyle intikal ettirmektense ''ru be ru'' eskilerin ifadesiyle görüşmek daha yararlı olur dediler. Bende''ru be ru'' dedim kalktım, gittim, görüştüm.
Bu görüşmeler devam edecek mi?
Şimdi bundan sonra Sayın Başbakanımız böyle bir şey arzu ederse gelecek şeylere göğüs gererse, yararlı olduğuna inandığım bazı şeyleri intikal ettirmeyi düşünürüm. Sayın Cumhurbaşkanımıza da intikal etmeyi düşündüm. Sayın Parlamenterlerimize de...
Birde bu el sıkma meselesi var. Tansu Hanım'ın elini sıktınız mı?
Kendisi herhalde önceden haberliydi. Elimi sıkmak için bir tevessülü olmadı.
Ankara'nın siyasi çevreleriyle başka ilişkileriniz var mı? Mesela Cumhurbaşkanı Demirel'le?
Cumhurbaşkanımızla bir iki defa böyle ayakta, mesela bir Turgut Bey'in merhumun cenazesinde görüştüm. Kortejde çok da yakındım. Bir Berrin Menderes'in cenazesinde bulunmuştum, o da cami de mahfildeydi, orada sarılıp bir öpüşme gibi bir şey oldu. Bir de merhum validem geçen sene, o da bir buçuk sene oldu vefat edince, telefonla aradı taziyelerde bulundular. Ama gıyabi olarak taa partinin başına geldiği andan itibaren, bazı dostlarımız vasıtasıyla selamlaştık. Devlet tecrübelerine bir ölçüde itimadımız, güvenimiz oldu.
Ya sosyal demokratlardan sizin ile görüşen oldu mu?
Selamlaştık. Mesela Hikmet Çetin Bey'le. Belki gıyabi çok yakınlığımız oldu. Arkadaşlarımız Murat Bey'le de görüştüler. Onların görüşmeleri görüşmelerimiz demekti.
O taraftan görüşme talepleri geliyor mu?
Bu türlü görüşmeler karşı taraftan gelen arzuya binaen gerçekleştiği için ben acaba bu arkadaşlara kendimi bu kadar uzak mı hissettiriyorum ki, böyle bir arzu onlardan gelmedi diye düşünüyorum. Ben kimsede kabahat görmem, kendimde görürüm. Herhalde bu verdiğimiz imaj ürkütücü oluyor. Belki, bilemiyorum. Bir yanlış tarzda telakki var.
Ecevit'le görüşmeyi arzu ettiğinizi duymuştum.
Evet çok defa Ecevit'le görüşmeyi düşündüm. Bazı arkadaşlar teklif de ettiler. Fakat cevaba sevap derdi eskiler, alamadım. Alsaydım görüşmeyi düşünürdüm. Devletin kaderine hakim olmuş bu insanlarla müşterek yanlarımız farklı düşüncelerimizden daha çoktur. Belki bu düşünce harmanıyla milletimiz adına daha yararlı şeyler elde edilebilir. Duygum var düşüncem var zannediyorum.İnşallah olur. Yani sosyal demokratlar her kesimiyle de olabilir. Benim amcam Halk Partili'ydi de. O dönemlerde gençtim ben daha. Öyle görüşüyordum ama. Yani kaderin cilvesi, şu andaki konumum itibariyle görüşme imkanını bulamadım. Bu bir eksiklik olabilir. Ve bu eksiklik bana racidir.
Siyasetçiler dışında Ankara'dan sizi ziyaret edenler olur mu?
Ankara'dan da nadiren gelen olur. Mesela Petrol Ofisi'nden Aydın Bolak gelir.
- tarihinde hazırlandı.