Müzik Ustaları 'Hüzünlü Gurbet'i Yakın Etti
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir Türk müziği albümü, güfteden besteye, yönetimden icraya bir gönül beraberliğini işaretleyen bir yapım olarak dikkat çekti.
Fethullah Gülen'in, usta bestekâr Ahmet Hatipoğlu ve Ertuğrul Erkişi tarafından şarkı ve ilahi formlarında bestelenmiş on bir şiirini içeren albüm, müzikseverlere günümüz Türk müziğinin önde gelen seslerinden Ahmet Özhan'ın yorumuyla ulaştı. Fon Yapım tarafından 'Hüzünlü Gurbet' adıyla yayınlanan albüm, daha çok sâzende ve besteci kimlikleriyle ön plana çıkan Göksel Baktagir'in yönetiminde gerçekleştirildi. Sanatlarında yetkinlikleri ile ön plana çıkan isimlerin ortaya çıkardığı albümdeki eserlerin icrasında da sazlarında maharetli enstrümanistler yer aldı: Eyüp Hamiş (ney), Murat Aydemir (tanbur), Derya Türkan (kemençe), Yurdal Tokcan (ud), Göksel Baktagir (kanun) ve Emrullah Şengüller (viyolonsel). 'Hüzünlü Gurbet' şiirlerinin müzikal yansımaları ile ilgili olarak yapımda yer alan kimi isimlerle konuştuk. Vaktiyle kimileri yasaklanmış, kimileri unutulup gitmiş dinî musiki örneklerini açığa çıkarmak için ömrünü adayan ve Türk müziğine farklı formlarda pek çok beste kazandıran Ahmet Hatipoğlu, albümde yer alan dokuz bestede imzası olan bir usta. Hatipoğlu, iki yıl önce Gülen şiirlerini besteleme çalışmalarına birkaç eskizle başladığını; ancak bir süre sonra şiirlerde dikkat çekici unsurlar sezinlediğini belirtiyor ve şöyle diyor: "Zahirde dünyevi göndermeleri olan sözlerde bir derinlik ve tasavvufi incelikler olduğunu fark ettim. Bestelediğim bu şiirlere şöyle bir baktığınızda, bir kısmında, dinî atmosferler yoğunmuş, bir kısmında ise dünyevi temalar ağırlıktaymış gibi görünüyor. Bunlar birbirine zıtmış gibi görünse de Hocaefendi'de ortak bir noktada buluşmuş. İçerdiği tasavvufi derinliği itibarıyla, birbiri ile barışık hale gelmiş ve birleşmiş." Türkiye'de müzik alanında bir açılım sağlanacaksa, bunun Türk musikisini esas alan çalışmalarla olacağını da belirten Hatipoğlu, "Ben de bir gelişim sağlayacak şekilde besteleme ve icra alanlarında, elimden geldiği kadarıyla örnek olacak şekilde faaliyetlerimi yürütmeye çalışıyorum." diyor.
Kanunda günümüzün önde gelen ustalarından ve geleneksel müziğin yapısını bozmadan bugüne hitap eden çok sayıda enstrümantal eser besteleyen Göksel Baktagir ise albümü yöneten isim. Ahmet Hatipoğlu'nun bestelerindeki melodik zenginliğin, güzel bir icrayı ve yönetimi kolaylaştırdığını ifade eden Baktagir, "Kumaş güzel olunca her şey güzel oluyor. Derinlikli şiirlerin, nitelikli bestelerin gönül hanemizde aranje edilmesi ayrıca büyük bir zevk ve keyifti." diyor. Albümün, hiçbir popüler bir kaygı gütmeden, inceliklerin peşinde olan insanların yer aldığı bir yapım olduğunu söyleyen Baktagir, ekliyor: "Birbirinden ayrı imiş gibi görünen formlar, işin ehli tarafından bestelenip icra edildiğinde demek ki aynı albümde yer alabiliyormuş."
Albüme adını veren "Hüzünlü Gurbet" ve "Avare Gönül" adlı eserlerin besteleri ise genç müzisyen Ertuğrul Erkişi'ye ait. Kendisi de solist ve tanbur sanatçısı olan ve Türk müziği icra eden Erkişi, çocukluğundan beri gıpta ile dinleyip takip ettiği isimlerle birlikte bu albümde yer almasının kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor. Albümdeki iki eserini de konservatuvarda henüz öğrenci iken yaptığını belirten Erkişi'nin bilinmesini istediği bir şey var: "Gönlüme dokunan bu şiirleri, beste olsun, okunsun diye yapmamıştım. "Bunlar genç bir bestekâr adayının temrinleriydi. Bu yüzden şimdi geriye baktığımda bestelerken şiirde fazlaca tasarruf ettiğimi, hatta haddimi aştığımı düşünüyorum. Dolayısıyla özgün metinlere özür borcum var. Dinleyenlerin bunu bilmesini isterim."
Türk müziğinde hem nitelik hem nicelik itibarıyla beste sıkıntısının çekildiği yönündeki şikayetlerin sıkça dillendirildiği; aynı kaynaktan neş'et edip aynı bestekârların imzalarını taşıdığı halde Türk müziğinin 'dinî' ve 'lâdini' iki kolunun, zihinlerde ve toplumun farklı kesimlerinde birbirinden keskin sınırlarla ayrıldığı bir dönemde bu albümün durduğu yer oldukça manidar. Çünkü 'Hüzünlü Gurbet, şarkı ve ilahilerin hem üretenlerin hem dinleyicilerin nezdinde yan yana durabildiğini; güfteden besteye, düzenlemeden icraya bugünkü yorumuyla klasik Türk müziğinin yaşamaya devam ettiğini işaretlemişti. Albümün ilk baskısının gelen taleplerde kısa sürede dağıtılması ve yapıma adını veren 'Hüzünlü Gurbet' adlı şarkısının klip çekilip TV seyircisine ulaştırılacak olması da, 'Halk Türk müziği istemiyor' argümanının sorgulanması gerektiğini göstermesi bakımından ilginçti.
AHMET HATİPOĞLU:
Dinî havayla yüklü bir şiiri dünyevi bir havada bestelediğinizi düşünün, ya da tam tersini; müthiş tezat teşkil eder. Oysa şiirin nağmelere, melodilere dönüşmesi beklenir. Şiirde ortaya çıkan bir tezahür varsa, şiir besteciyi de gittiği yere götürür bırakır. Burada da öyle oldu; şiirleri, bende bıraktığı intibalarla besteledim.
GÖKSEL BAKTAGİR:
Sözleri arka plana atmayan bestelerin zenginliğini, sözlerin derinliğini örtemeyecek şekilde düzenleme yapmaya çalıştım. Altyapısında elektronik unsurlar kullanmadan geleneksel sazlarımızın akustiğine yaslanarak düzenlenmesi önemli. Geleneksel yapıyı bozmadan müziğimizin güzelliğini bugünün sesleriyle yansıtıyor.
ERTUĞRUL ERKİŞİ:
İki bestemin, Ahmet Özhan tarafından okunması ve 'günümüzün Itri'si' Ahmet Hatipoğlu hocamızın eserleriyle yan yana gelmesi, bu eserlerin sözlerinin Fethullah Gülen Hocaefendi'ye ait olması benim için mutluluk kaynağı. Albümün ilk 250 binlik baskısı dağıtılmış. Bu dinleyici tarafından da hüsnü kabul gördüğünün örneği. (Burhan Eren)
- tarihinde hazırlandı.