Fethullah Gülen Düşmanlığının Ana Sebebi

İnsan, fıtratındaki temel özellikleri, temel insani karakterini aşamaz. Önemli olan, fıtrattaki asli duyguların, "dürtü"lerin, iyiye kanalize edilmesidir. Tarih boyu, din ve ideoloji mücadeleleri iyinin tayin ve tespitinde yatar.

İnsan, iyinin tayin ve tespit hakkını kendi kullanmak ister. Aynı zamanda toplum halinde yaşama mecburiyeti hisseden insan ferdinin her biri bu hakkı toplum içinde, toplumun temel değerlerini tespit adına bizatihi kullanamayacağı, bu, pratikte mümkün olmadığı için, bazı insanlar bu hakkı diğerleri adına kullanır. Bu bazıları, eğer, yine insani fıtratın temel ve eğitildiğinde güzele, hayra vesile olacak özelliklerinden "ben" duygusunu suiistimalle bencilliğin kaynağı yapanlar ve dolayısıyla sadece kendilerini düşünen tipler olursa, bu takdirde "iyi, güzel ve doğru", onlara iyi ve doğru gelen unsurlar olacak, sonuçta başkaları da, bu "bazıları"na itaat eden uyruk olma konumuna düşecektir.

İster totaliter sistemlerde, isterse adına demokrasi denilen halk idaresi görünümlü sistemlerde olsun, bazıları, daha çok, gücü ve sermayeyi ellerinde tutanlar olur. Fakat demokratik sistemlerde bu bazıları, yine insandaki "sublimasyon (yüceltme)" ve "projeksiyon (yansıtma)" özellikleriyle, zekayı ve bilgiyi temsil eden sınıfı da yanlarına alarak veya, adına "aydın" denilen böyle bir sınıf oluşturarak, her yaptıklarının halkın yararına olduğu tezini işlerler; bu da yetmezse, yalnızca Türkiye'de değil, hemen hemen bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi, "derin devlet" oluştururlar. Totaliter sistemler, yönetim hakkını zaten kendilerinde gördüklerinden, çok defa böyle bir şeye mecburiyet duymazlar.

"Demokratik" olma iddiasındaki sistemlerde bazıları, aslında bencilliklerini ve sadece kendilerini tatmine dayalı sistemlerini, "yüceltme" ve "yansıtma" aracı olarak meydana getirdikleri ideolojileri ve yasalarıyla desteklerler. Ki, yüceltme ve yansıtma gereği, bu ideolojiler ve yasalar, çok defa, insanın iradesi dışında var olduğu apaçık ve her insanın sorgulamadan vicdanında kabul ettiği birtakım evrensel ve ahlaki değerlere oturabilir. Fakat bazıları için önemli olan, kendi hakimiyetleri, yani sadece kendilerini, bencilliklerini tatmin olduğu için, bu bazıları, kendileri dışındaki başka kimselere asla tahammül edemezler. Özellikle, bu başkaların ellerinde, onların karanlık dünyalarını aydınlatacak bir ışık varsa; davranışlarında, yaşayışlarında, faaliyetlerinde diğerlerini düşünme, yani diğergamlık, yaşatmak için yaşama ve bencilliği yıkmaya dayalı hayat ve dünya görüşü hakimse; bu takdirde bunlar, daha da tahammül edilmez hale gelir. Öyle ki, bu başkaları, bazılarının, temelde bencilliklerini tatmini yasallaştırma adına da olsa meydana getirdikleri ve çok defa evrensel değerlere oturan yasalara uygun hareket de etseler, yine de, kendilerine tahammül edilmez. Çünkü bazıları, o yasaları, kendilerini, bencilliklerini tatmini başkaları nazarında "yasal" göstermek için yapmıştır. Onları uygulamanın, onlara göre davranmanın bencilliklerini tatmine yaramayacağını pekala bilirler. Bu bakımdan, bu yasalara uygun hareket etmekle evrensel güzellikleri ve değerleri temsil eden başkaları, bazılarının yüzlerindeki peçeyi de kaldırdığından, kendilerine asla katlanılamaz.

Türkiye'de bazılarındaki iflah olmaz Fethullah Gülen düşmanlığı, şu kısa analizde yatıyor. Türkiye'de ve Türkiye dışında 4 kıtada dünyanın pek çok ülkesinde Türk okulları açılmasında fikri önderlik yapan; yabancı lobilere milyonlarca dolar giderken, devlete en ufak bir şekilde yük olmadan, halkın milli ve fedakarlık hislerini harekete geçirerek Türkiye'nin tanıtılmasında çok önemli emeği geçen Fethullah Gülen, yaptıkları tamamen yasalar çerçevesinde de olsa, yine bazılarının tahammülsüzlüğüne maruz kalacaktır. Çünkü, bazıları için önemli olan yasalar değildir; Türkiye'nin tanıtılması, büyük ülke, büyük devlet haline gelmesi değildir. Hele bu bazılarının içinde, hatta tepesinde, halvet hanelerde bir araya geldikleri gayr-i Türk ve şüphesiz Müslüman da olmayan, dolayısıyla Türkiye'nin de, Türklüğün de, Müslümanlığın da asla yücelmesini istemeyen unsurlar varsa, bu takdirde, Fethullah Gülen, elbette onlar nazarında suçlu olmaktan kurtulamayacaktır.

Fakat, hem dünya, hem Türkiye, geri dönülmez bir sürece girmiştir. Bazıları ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bizzat Fethullah Gülen'in ifadesiyle, asıl mayası iyilik ve güzellikle yoğrulmuş olan dünya, er geç bu asliyetine dönecektir.