Baharla Süslenen Bayramlar

Farklılıklarını anlatmak için hep geçmiştekiler için "nerede o eski Ramazanlar" deniyor ya, ben asıl şimdiki Ramazanlarda, hem de geleceğe ait işaretler taşıyan farklılıklar görüyorum.

Samanyolu Televizyonu'nda bir iftar saatinde mesela şunu gördüm. Çocukları yurtdışındaki Türk okullarında öğretmenlik yapan aileler ile o ülkelerin Türkiye'de üniversite tahsili yapan öğrencileri bir iftar masasında bir araya gelmişler. Mahalli kıyafetler içindeki gençler, Türk anne ve babalara, "Evlatlarınız burada değil; ama bizleri onlar yetiştirdiler, onların yerine biz geldik." diyorlar.

Trakya'da, Anadolu'da bu Ramazan'da pek çok iftarda o kahraman, fedakâr evlatlarımızın anne ve babalarına başköşelerde yer verildi, sembolik olarak ödüllendirildiler.

Dün yine Samanyolu'nda İkbal Gürpınar'ın Sabah Neşvesi programında Gana ve Kazakistan'la canlı yayın bağlantısı kurularak o öğretmenler, anne-babaları ve kardeşleriyle ekranda bayramlaştılar. Yıllardır fırsat bulup da bir bayram ebeveynlerinin ellerini öpmeye gelemedikleri hatırlatılınca, annenin, hem de büyük bir metanet ve tevazu ile "Canları sağ olsun!" demesi vardı ki, işte orada artık gözyaşlarınızı tutamazdınız. Bu insanlar her halleriyle içimizden birileri. İnsanımıza dört bir yandan egoizm, kendisi için yaşama, lüks tüketim, boş hayatlar pompalanırken, bütün bu saldırılara inat, ailece, başkaları için yaşamayı seçmiş, milletimizin yeniden dirilişi, ayağa kalkması, yarışta arkalarda kalmaması için adeta genlerine işlemiş büyük millet olma dinamiği ile cihan çapında söz söyleme heyecan ve sevdasına düşmüşler. Hiçbir sunilik içinde değiller. Hiçbir hareketleri yapmacık değil. Ayrıca "Bizim yaptığımızda ne var, herkes yapar, neden bu kadar büyütüyorsunuz?" mahcubiyeti içinde ezilip büzülüyorlar.

Daha önce de yazdım. Sadece Amerika'da, Avrupa'da, Asya'da Türklerin bulunduğu, Türklerin devlet sahibi olduğu coğrafyalarda değil Vietnam gibi, Papua Yeni Gine gibi, Sibirya gibi, Güney Afrika, Avustralya gibi dünyanın hemen her yerinde bize ait güzellikler sergileniyor. Ramazan'da iftar sofralarında değişik din, dil ve renkten insanlarla bir arada insaniyet yaşanıyor. Hem de İslam'ın terörizmle özdeşleştirilmeye çalışıldığı, medeniyetler arası çatışmanın kimilerince körüklendiği bir zaman diliminde.

Sıradan insanlar, devasa hizmetlerle asıl İrade'ye işaret ediyor. Mevsimleri O'nun döndürdüğünü, ihtiyar dünyamızda bir defa daha bahar esintilerinin gönüllere diriliş ruhu üflediğini anlatmaya çalışıyorlar.

Denk getiren O'dur. Hazırlayan O'dur. Dün sabahın erken saatlerinde Samanyolu'nun Azerbaycan yayınında önden gidenlerden bir işadamı konuşuyordu. Bakü'de Şehitlik'te ilk geldiklerinde bir barakada 9 kişi ile bayram namazı kılmışlar. Bu bayramda ise koca meydan dolup taştığı için bayram namazı iki defa kılınmış. Sovyetler Birliği'nin dağıldığı ilk günlerde bir vaiz çıkıyor ve cami kürsüsünden "Bugün gidin, yarın sizden de vize isterler, gün bu gündür, sizi bekleyenler var, yolunuzu gözleyenler var." diyor. Muhterem Fethullah Gülen'in tavsiyelerini dinleyenler hiç tereddüt etmeden koşup gidiyorlar. Kader planında, uzun bir dinsizlik yönetiminin ardından insanlar asıllarına, kendi dinlerine, özlerine dönüş yapacaklar, tam da o sırada milletimizin değerlerini temsil için hayatlarını tanzime hassasiyet gösteren muhabbet fedaileri orada hazır bulunuyorlar. At sırtında köylere kadar gidiyor, en zeki öğrencileri testler uygulayarak buluyor ve yarının büyükleri olarak yetiştirmek üzere okullar açıyorlar, "biz buradayız" diyorlar… Kaderdenk noktası işte böyle bir şeydir.

Bayramlar, baharla süslenen bayramlar önümüzde inşaallah.