Bu Ağlamayı Dindirmek İçin Yavru
Senin uğruna bu yola atıldık. Acılarına ortak olmak, ızdıraplarını dindirmek, gönlünü âbâd etmek için... Bize gönül koyma! 'Ağırdan aldık'; vaktinde imdadına yetişemedik. Ama inan; sînemizde hep Yakub'un âh u efgânını(1), içimizde Zelîha'nın aşk u hicranını taşıdık durduk.
O âb-endâm(2) kâmetinin iki büklüm olduğunu her gördükçe, perişan kâkül'ün gibi kalbim de dağılıp gitti. Buruk boynun ve mahzun bakışların karşısında kaç defa kaddim büküldü, gözlerim doldu. Her feryadıma senin türkünden bir nağme katıp destanını dile getirmek istedi isem de, iniltin içimi yaktı; derdin gözümde büyüdü, içim burkuldu...
Hem de sana el uzatmağa utanıyordum... Âbâ-ı kenâisiyyeyi(3) hatırlatan yapmacık şefkatimle karşına çıkmağa ar ediyordum. Zira sana, gözümün önünde kıydılar. Zülüflerini târumâr edip, bu hâle koydular. Beynini söndürürken, kalbini kursağına yedirirken, görmüştüm olup bitenleri ve uzatamamıştım günahkâr ellerimi... Sızlanışına rağmen uzatamamıştım... Kader'in Faust'un kaderi, ama Mefiston kim..? Kim revâ gördü bunları sana...?
Emin bir ülkede idin. Sıcak bir yuvan vardı. Rızkın başının ucunda ve işin yolundaydı. Sonra şu vahşetzâra geldin ve geldiğine bin pişman oldun. Ama gelmemek elinde değildi. Geldin ve etrafını büsbütün boş bulup hâline âşina kimse göremedin. Âh u efgânını, sadece sen duyuyordun.
Ve sana koşanlar, sadece midenin arzu ve isteklerine koşuyorlardı. Senin bugünkü yürekler yakan feryatların, tâ o zaman başlamıştı. Tâ o zaman terk edilmiştin. Hem de 'en sevimli' iken. Sen, başkalarının keyf ve eğlencesi olarak elde idin, kucakta idin; bir gül gibi göğüste idin, dudakta idin. Ama senin için yapılan şeylerde sana ait olanı bulmak mümkün değildi. Gariptin, yalnızdın ve sahipsizdin...!
Dünün bugününü doğurdu ve bugünün, ne olacağı belirsiz yarınlarını hazırlamakta. Yolların ayırımındasın yavrucuk...!
Şimdi bana müsaade et de, şu bâdirede Bahadır'ın olayım. Mızrabımı senin için vurup, feryâdımı rûhuna duyurayım. Bu fırtına ve bu yangında, gerektiği an imdâdına koşamadığım için de, kaldırım taşı gibi şu mücrim başımı ayaklarının altına koyayım ve bütün mücrimler adına senden özür dileyeyim: Bir keyf uğruna varlığına sebebiyet verenleri, etine kemiğine bağlanıp gönlünü unutanları, bir geçici dem için ebediyetine kıyanları, ruhuna hoyratlık aşılayıp sefâletini hazırlayanları affeyle yavrucuk!..
[1] Efgân: Acı ile bağırmalar, feryatlar ve istimdat
[2] Âb-endam: Mütenasip, ölçülü endam
[3] Abâ-i kenâisiyye: Kilise pederleri, papazlar
- tarihinde hazırlandı.