İlk Sefer
İlk sefer; âfâkî ve enfüsî tefekkürle, kesrette vahdeti görmek, "nûr-u tevhid" içinde Hakk'ın husûsî teveccühü mânâsına "sırr-ı ehadiyyet"i kalben sezip, zevken duymak ve serâdan süreyyâya her şeyin üzerinde O'nun mührünü müşâhede ile, sürekli marifet yudumlayarak ilerlemek şeklinde tecellî eder ki bu bize, "seyr illallah" çerçevesinde bir seyahati hatırlatmaktadır. Bu mertebedeki sâlik, her nesneden –tabiî, o nesnenin nefsine bakan yanları itibarıyla- alâkasını kesip, sürekli "ağyâr"dan "Yâr"e yönelme gayreti içinde bulunur.. ve gönlünün derinliklerinde bu pâyenin esintilerini duydukça ya da kalbinin zirvelerinde tâlihinin ufkunu temâşâ ettikçe daha bir yükselme iştiyakıyla şahlanır ve müşâhede-zevk "salih daire"si içinde sürekli köpürür durur. Onun bu mânâdaki halini, "Allah'a karşı gelmekten sakınan takvâ erlerine, şeytandan bir fit veya sinyal erişince hemen düşünüp toparlanırlar ve gözleri açılıverir de, basîretlerine sahip olurlar." âyeti ile irtibatlandırmak mümkündür; sâlik, bu ufk-u âlâda her şeyi daha bir farklı görür, daha bir farklı duyar, daha bir farklı değerlendirir ve hep bir farklılık sergiler.
- tarihinde hazırlandı.