İlim, İman ve Mabedin Önemi

Tarihin hiçbir döneminde insanoğlu ilimsiz, îmansız, yaşamadığı gibi medeniyetler de mabetsiz ve Mabutsuz olamamışlardır. Zaman zaman insanlık, kendi eliyle kendi ufkunu karartarak ilimsizlik ve îmansızlık gayyâlarına yuvarlanmış ise de, hemen her düşüşünde, vicdanın Allah'la alâkasını daha derinden duyarak, daha tutarlı, daha anlamlı, daha hızlı ve daha çalımlı bir yönelişe geçmiştir. Bu itibarla da mabet ve Mâbud adına medeniyetlerin, ilim ve îman adına da insanlığın, boşlukta kalması, boşlukta yaşaması hep muvakkat olmuştur.. bundan sonra da öyle olacaktır.. öyle olacak ve kıyamet kopup dünyalar yıkılıncaya kadar, mabet-Mâbud düşüncesi insanlığın gönlünden sökülüp atılamayacak ve beşer hiçbir zaman bütün bütün Allah'tan koparılamayacaktır. Vicdanlar temelde Allah'a açık oldukları için, zaman zaman ufukların kararması tıpkı "hüsûf" ve "küsûf" hadiselerinde olduğu gibi gelip-geçici olacak ve kararmaları aydınlanmalar, gurupları da tulûlar takip edecek.. ve gün gelip, zaman da zamanın içindekiler de, plânları ötede belirlenmiş, kararları önceden verilmiş Allah'ın o karşı koyulmaz hükümleriyle yine O'nun tayin buyurduğu yörüngeye oturacaktır.