"Muhakkak ki Allah, Adaleti, İyiliği, Akrabaya Yardım Etmeyi Emreder…"

'Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size böyle öğüt verir.' (Nahl, 16/90)

Cenab-ı Hak, bu ayette bilhassa idarecilere adaletli olmalarını ve kılı kırk yararcasına tebanın hukukuna riayet etmelerini, yeme, içme, barınma.. vb. gibi her türlü durumda onların mutluluk ve refahını ön plana çıkararak onları görüp gözetmelerini emreder. Allah (cc), idarecilere ihsanı emrederken onlara sanki şöyle der: Rabbiniz, sizi görüp gözetmekte, her halinizi bilmekte, hatta binlerce hadiseyle sizi gördüğünü vicdanlarınıza göstermekte ve her vesileyle mevcudiyetini size hissettirmektedir. Öyleyse siz de ona karşı mesuliyet ve mükellefiyetlerinizi yerine getirirken, her davranışınızın, O'nun tarafından bilinip görüldüğü şuuru içinde olunuz. İhsanın tarifindeki mülahazalar düşünülsün..!

Allah (cc), ayrıca ayette, bütün servetin, halkın huzuru, saadeti, imana bağlı İslamî bir düşünce ve telakkinin teessüsü istikametinde sarf edilmesini.. ve en yakın daireden başlayıp en uzak dairelere kadar, bu infak işinin yürütülmesini emretmektedir. Daha sonra ise onlara, ahlaksızlık, sapıklık, serkeşlik, isyan ve tuğyanın önünün mutlaka alınması mükellefiyetini yüklemektedir ve onlardan, televizyon, sinema, gazete ve dergi gibi basın-yayın organlarının, neslin ahlakını bozucu değil, millî ruh ve mana köklerimiz açısından düzenleyici bir hizmet vermelerini planlamalarını, genç nesiller arasında dejenerasyon ve bohemliğin gelişmesine meydan verilmemesini ister.

Kur'an, 'insanlar ahlaklı olsun' diyerek meseleyi sadece tavsiye niteliğiyle ele almamaktadır. Çünkü insanların ahlaklı olabilmeleri için ahlaksızlık, isyan, tuğyan yuvalarının ıslah edilmesi gerekmektedir ki, ıslah teşebbüslerimizin de bir manası olsun, Kur'an-ı Kerim bir taraftan insanları, Allah'ın çirkin saydığı şeylerden nehyederken diğer taraftan da onları dinin prensiplerine riayet etmeye davet eder. Kur'an'a göre bu vazife, toplumun değişik katmanlarında farklı şekillerde değerlendirilir ve yorumlanır.

Kur'an, açık günah işlemiş bir mücrime veya âsî bir insana karşı özel bir yöntem yeğler ve bununla onlara doğrulup kendilerine gelme imkanı hazırlar. Bu konuda onun ortaya koyduğu prensiplere göre böyle bir mücrim kişi, ister aile, ister toplum, ister millet, isterse, daha geniş ortamlarda bu mesâvîyi işlesin, evvela böyle bir günah veya hata işleyen kimseye engin bir müsamaha ile yaklaşır, ona afv u safh ile muamele edilmesini tavsiye eder ve kendi talebelerine müsamaha, vakar ve ciddi olmayı yeyler. İşte örnek: '(O kullar), boş ve yaramaz sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.' (Furkan, 25/72) Evet mümin fıska, fücura karşı Allah'ın gösterdiği yerde ve kararlıdır. Ancak fuhşiyat ve ahlaksızlığın irtikap edildiği bir yere bilmeyerek yolu düşmüşse o zamanda, fevkalâde âlicenâbâne ve civanmerdâne bir tavırla 'selam' verir ve yoluna devam eder ve o mücrimlerin işledikleri kusuru, bir kusur olarak nazar-ı itibara alıp onların yüzlerine vurmaz ve onların dinden ve diyanetten uzaklaşmalarına sebebiyet verecek hareket ve davranışlardan uzak dururlar.

Kur'an-ı Kerim bu âli prensipleri kendine düstur edinmiş hoşgörü ve müsamaha kahramanlarını da şu şekilde tavsif eder: 'Rahmân'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile hareket eder ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) 'Selam!' der (geçerler.)' (Furkan, 25/63) Onlar, vakar ve ciddiyetleriyle müminlere örnek ve davranışlarıyla daima Kur'an'ın ruhunu gösteren Rahmân'ın has kullarıdırlar, yürürken Allah'ı hatırlatırlar, oturup-kalkarken onun ahlakını temsil ederler. Onların her türlü hal, hareket ve davranışlarında, Allah ve Rasulü'ne (sav) ait manaları görmek mümkündür. Aynı zamanda onların vakar, ciddiyet, saygı ve edeplerinde her zaman Allah'a iman nümâyândır. Allah'ın bu hoşgörü ve müsamaha âbidesi kulları, cahillerin ve gafillerin bulunduğu bir yere uğradıklarında 'selam' vererek, onları dahi Allah'ın emn ü emanından mahrum bırakmak istemezler. Kur'an-ı Kerim, bu ifadeleriyle cahil, görgüsüz, bilgisiz ve günahkâr olanlara karşı bir müminin nasıl davranması gerektiğini açıkça ortaya koyar ve başka bir din ve kitapta görülmedik şekilde, ümit, af eksenli bir genişlik sergiler.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.