Kırklareli Günleri: Mümin Özkan Anlatıyor
-Kendiniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
1933 yılında Bulgaristan'da doğdum. Ortaokula kadar eğitimimi orada tamamladım. 1951 yılında Türkiye'ye geldik. Kırklareli'nde akrabalarımız ve amcamlar vardı. Onlar istek yaptılar ve biz Bulgaristan'dan göçerek Kırklareli'nin Koyunbaba köyüne yerleştik. Önceleri Kırklareli'nde alış veriş ve ticaretle uğraştık. Sonra Kuyumcular Çarşısı'nda bir arkadaşın yanında saat işlerini öğrenmeye başladım. Üç beş sene çalıştım böyle. Dükkân Eski Camiye (Hızırbey) yakındı. 1960'lı yılların başında o camide Abdülhamit hocanın adını duymaya başladık.
-Fethullah Gülen Hocaefendi Kırklareli'ne geldiğinde onu tanımanız nasıl oldu? Hocaefendi'nin dikkat çeken yönleri nelerdi?
Abdülhamit hocadan sonra 1965 yılında Fethullah Gülen Hocaefendi'nin vaazları başladı. Aynı zamanda kaldığı evde de sohbetler oluyordu. Hocaefendi Kocahıdır Mahallesi'nde kiralık bir evde kalıyordu. Henüz 25-26 yaşlarında bir delikanlı ve bekar olmasına rağmen evi devamlı dolar boşalırdı. Sohbet ve vaazlarını kaçırmamaya çalışırdık. Evde çay ve yemek işlerini kendi yapardı. Çamaşırlarını kendi yıkardı. Kimseye kendi işini yaptırmazdı. Bizim dışardan getirdiğimiz iaşe gibi yardımları istemezdi. Üç günlük de olsa bayat ekmeği yerdi. Riyazet yapar, kendini haram ve şüpheli şeylerden uzak tutardı. Bizim için de çok farklı bir şeydi bu. Onun davranış ve sözlerinden hayli dersler çıkarıyorduk. Onu tanıdıktan sonra ibadetlerimizde daha titiz, samimi ve ihlaslı olmaya gayret ettik. Aslında bizim dedelerimiz ve babalarımız din görevlisi idiler. Bulgaristan'da hem öğretmenlik yapıyor hem de din görevlisi idiler. Rahmetli babam da Kırklareli'nin Koyunbaba köyüne geldikten sonra köyde imamlık yapıyordu. Biz dini biliyorduk ama Hocaefendi gibi titiz ve duyarlı değildik. Bilhassa Risale-i Nurları tanıdıktan sonra ibadet ve Cenabı Hakk'a karşı vazifelerimizi daha duyarlı yapmaya başladık. Hayatımızda büyük bir değişiklik olmuştur.
Ben çalıştığım yerde işi öğrendikten sonra kendi başıma dükkan açma durumuna gelmiştim. Hocaefendi bütün iş yerlerimize ve dükkanlarımıza gelirdi. Yeni dükkânımı tanıtmak için küçük el ilanları hazırlamıştım. Gelen giden müşterilere vermek ve etrafta dağıtmak istiyordum. Hocaefendi dükkanımıza geldiğinde "bunlara lüzum yok, Cenab-ı Hak rızkı gönderir" demişti.
-Hocaefendi'nin sohbet ve vaazları halk tarafından nasıl karşılanıyordu? Hatırladığınız kadarıyla o günler hakkında neler söylersiniz?
Hocaefendi'yi ben evimde ağırlayamadım ama diğer yerlerde düzenlenen sohbetlere katılmışımdır. Camide değişik gruplar için sohbet ve vaazlar tertip etmeye başladı. Mesela öğretmenlere ve esnafa sohbetler düzenliyordu. Dışarıdaki insanlar veya sol görüşlü insanlar bu konuda Hocaefendi'yi dikkatle takip ederlerdi. Hatta camiye gelirler, arka tarafta ayakkabılarını çıkarmadan Hocaefendi'yi "bakalım bu hafta ne diyecek" diye dinleyip giderlerdi.
Sivil polisler devamlı evini gözetlerdi. Evine girip çıkan insanların isimleri emniyete verilerek bir çok arkadaşımız emniyette ifade vermiştir. Ama öyle tutuklanma gibi hadise olmadı. Ancak gerek Hocaefendi'nin gerekse Necip Fazıl Kısakürek'in Edirne ve Kırklareli'nde mahkemeleri olurdu. O davalara giderdik izleyici olarak. Necip Fazıl'ı Hocaefendi bir keresinde davet etmişti Kırklareli'ne. Burada bir salonda konferans verdi Necip Fazıl. Bu konferans da mahkeme konusu oldu. Sol görüşlü insanlar olayı şikâyet ettiler.
-Hocaefendi Kırklareli'nden ne zaman ayrıldı?
Hocaefendi'yi tam dinlemeye başlamıştık ki bir gün duyduk İzmir'e tayini çıkmış. İzmir'de vaiz olarak bulunan Yaşar Tunagür hoca Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına tayini çıkınca Hocaefendi'yi kendi yerine, İzmir'e tayin etmiş. Kestanepazarı'ndaki insanlar Yaşar hocadan memnun oldukları için onu salmak istememişler. Fakat Yaşar hoca kendi yerine daha kıymetli bir vaizi atayacağını söyleyerek ayrılmış oradan. Sonunda bizim Fethullah Gülen hocamızı Kırklareli'nden aldı ve 1966 yılı Mart ayında İzmir'e verdi.
Hocaefendi bize sahabi hayatını öğretti. Hem yaşıyor, hem de söylüyordu. Öyle farklı bir hayattı o dönem. Kendisi burada fazla kalmadı ama hizmetleri unutulacak gibi değildir. Allah kendisinden razı olsun.
- tarihinde hazırlandı.