Beklentisiz ve Benliksiz Olma
İnsanın kendisine bakış keyfiyeti nasıl olmalıdır? Kendimizi rükün gibi görmemeliyiz. Size teveccüh olabilir; Allah'ın verdiği kabiliyet, istidat ve bu istidatları kullanmanız ölçüsünde iltifatta bulunulabilir. Fakat siz bu teveccüh ve iltifatı asla beklememelisiniz; ayrıca başkalarından da saygı beklememelisiniz. Başkalarının saygı göstermesi onların vazifesidir. Ne var ki, bu saygı ve teveccüh kat'iyen beklenmez. Hele bir insan kendisini rükün görüyor, ben turnikeye önce girdim, ben rükünüm diyor ve beklentiler içinde bulunuyorsa, bu, en hafif ifadesiyle muzaaf, hattâ mük'ab küstahlıktır. Peygamberler için bile en zor şey, kendilerine inanılması gerektiğini tebliğ etmek olmuştur. Efendimiz (sav) gibi, tevazu, mahviyet ve hacâletin en üstün ve zirvedeki temsilcisi olan bir insan, eğer mecbur olmasaydı, Ben Rasûlüm, bana inanmanız gerekiyor" demezdi. Fakat peygamberler, onlara inanmak imanın gereği olduğu için, Musa Rasûlüllah, İsa Rasûlüllah, Muhammedün Rasûlüllah (sav) demek, imanın ikinci büyük rüknü olduğu için, kendilerine rağmen böyle bir tebliğde bulunmuşlardır. Fakat görüyoruz ki, şeytan bugün germiş yayını, yerleştirmiş okunu, vuracak sineler bekliyor. Ona av olmamak için, kendimizi hergün birkaç defa sıfırlamalı, bir hiç olduğumuzu nefsimize kabûl ettirmeliyiz. Sıfır (0) çok güzeldir, nokta (.) ondan da güzeldir. İşte, biz de kendimizi böyle görmeliyiz. Gerçi yeni 0 da halka gibi, o da boyna takılabilir."
- tarihinde hazırlandı.