Hz. Âdem'in İkaz Edildiği Şekavet ve Kur'an'ı Tebliğde Karşılaşılan Şekavet
Tâhâ Sûresi'nin sonunda Hz. Âdem'e, kendisi ve Hz. Havva validemiz için yasaklanan ağaca yaklaşmaması için ikazda bulunurken, "Aksi halde, şekavete düşersin" deniyor. Buradaki şekavetle, sûrenin hemen başında, "Sana Kur'an'ı, şekavete düşesin diye indirmiyoruz" buyuruluyor. Bu iki şekâvet arasında bir münasebet olabilir mi? Hz. Âdem'e bir nehiyde bulunulmuştu. Böyle bir nehyi işlemenin akabinde gelecek şekavet, daha çok manevî bir sürçme ve düşme olabilir. Gerçi o ikazın devamında, "bu ağaçtan tatmadığın sürece, açlık çekmeyecek, çıplak olmayacak, susamayacak ve güneşe maruz kalmayacaksın" deniyor. Hz. Âdem (as), ağaca yaklaşmakla acıkacağı, susayacağı, yorulacağı, pek çok zorluklara maruz kalacağı bir hayata mahkûm oldu. İşte, onunla alâkalı olarak sözü edilen şekavet, bir nehyi işlemek neticesinde husule gelen bir şekavetti. Efendimiz'inki ise, "Bu söze inanmıyorlar diye, nerdeyse kendini onların peşinde helâk edeceksin" âyetinde ifade olunan, kendi kendini mahvetme, yorma, üzüntü ve ızdıraptan perişan olma manâsına bir lâzım-ı şekavetti.
- tarihinde hazırlandı.