Dördüncü Abant Platformu (13-15 Temmuz 2001)
13-15 temmuz 2001 tarihinde Abant'ta yapılan dördüncü toplantıda ülke meseleleri 'Toplum ve Çoğulculuk', 'Siyaset ve Çoğulculuk' ana başlıkları çerçevesinde tartışıldı.
IV. ABANT PLATFORMU'nun katılımcıları şunlardı: Prof. Dr. Mehmet S.Aydın, Prof. Dr. Mete Tunçay, Prof. Dr. Kemal Karpat, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Prof. Dr. Mithat Melen, Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Prof. Dr. Ahmet İnam, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay, Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Naci Bostancı, Prof. Dr. Orhan Kavuncu, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Doç. Dr. İhsan Daği, Doç. Dr. Emin Köktaş, Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Doç. Dr. Ömer Çaha, Doç. Dr. Davut Dursun, Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu, Dr. Cüneyt Ülsever, Dr. M. Ali Kılıçbay, Dr. Kadir Canatan, Dr. Tahsin Görgün, Dr. Rifat Atay, Dr. Adnan Aslan, Dr. Hidayet Tuksal, Dr. Nazif Öztürk, Mehmet Dülger (Siyasetçi), Muharrem Naci Orhan (Avukat), Cengiz Çandar (Gazeteci-Yazar), Mustafa Armağan (Gazeteci-Yazar), Ali Bulaç (Gazeteci-Yazar), Ahmet Taşgetiren (Gazeteci-Yazar), Hüseyin Gülerce (Gazeteci-Yazar), Nazife Şişman (Yazar), Rıza Akçalı (Milletvekili), Abdülbaki Erdoğmuş (Milletvekili), Celal Adan (Milletvekili), Bülent Arınç (Milletvekili), Cemil Çiçek (Milletvekili), Nevzat Kösoğlu (Araştırmacı-Yazar), Hırant Dink (AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni), Soli Özel (Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi), Kazım Berzeg (Avukat), Süleyman Çelebi (DİSK Genel Başkanı), Salim Uslu (HAK-İŞ Genel Başkanı), Nuri Gürgür (Türk Ocakları Genel Başkanı), Mehmet Bozdemir (Demokraside Birlik Vakfı Genel Başkanı), Yahya Akengin (TÜRKSAV Genel Başkanı)
IV. Abant Platformu Sonuç Bildirisi
Sonuç olarak, bütün önerilerimizde 'çoğulculuk' derken; çeşitli toplumsal oluşumları adlandırmayışımız, her adlandırmanın politik bir duruşu ön plana çıkarabileceği endişesiyledir. Arzumuz, her türlü adlandırma ve politik duruşun kendini ifade edebileceği bir Türkiye'dir. Çoğulculuk ve toplumsal uzlaşma, kadın-erkek eşitsizliği başta olmak üzere, bireylerin cinsiyet, ırk, dil ve din gibi hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın bütün temel hak ve özgürlüklerden yararlanmasını zorunlu kılar.
1. Çoğulculuk, ancak hukukun üstünlüğünü esas alan, insan haklarına dayalı, demokratik ve laik bir rejimde gerçekleşebilir. İnanç, düşünce ve ifade, öğrenim ve örgütlenme özgürlüğü başta olmak üzere sivil ve siyasal özgürlükler çoğulculuğun ön şartıdır. Bu anlamda özgürlük olmadan çoğulculuk olamayacağı gibi; kalıcı bir toplumsal barış ve uzlaşma da sağlanamaz
2. Demokratik çoğulculuk, kutuplaşmaların ortadan kaldırılmasını, siyasal ve ulusal birliğin güçlenerek sürdürülmesini sağlar. Çoğulculuğu gözeten bir uzlaşma, toplumsal sözleşmeye dayanan yeni bir anayasada ifadesini bulmalıdır. Bu husus, toplumun farklı kesimlerinin eşitlik statüsünde bir araya gelerek 'çokluk içinde birlik' ilkesi uyarınca anlaşabilmelerine bağlıdır.
3. Farklılıkların tanınmasına dayanan çoğulculuğun temel hedefi, toplumsal uzlaşmaya varmaktır. Bu uzlaşmadan kast edilen, farklı olanların dönüştürülmesi değil; söz konusu farklılıklarla birlikte yaşamanın gerçekleştirilmesidir.
4. Uzlaşmayı hedefleyen çoğulculuk anlayışı ve farklı kimliklerin bir arada yaşaması her kimliği ve kültürü zenginleştirebileceği gibi; onların etkileşimine ve değişimine de imkan sağlar. Bu süreçte toplumun ortak değerlerini güçlendirmek ve yenilerini üretmek önemlidir.
5. Toplumsal uzlaşma, aynı zamanda ahlaki bir meseledir. Bu itibarla, 'öteki'ni kendimiz kadar 'saygı değer' kabul etmeden gerekli uzlaşmaya varılamaz.
6. Siyasal çoğulculuk, 'çoğunluğun yönetimi' kuralı ile çelişmez. Ancak, çoğunluğun tercihleri uygulanırken çoğunluğun dışında kalanların da haklarının gözetilmesi demokratik rejimin temel ve vazgeçilmez bir ilkesini oluşturur.
7. Çoğulculuğun hayata geçirilmesinde toplumun maddi refahının önemli bir payı vardır. Öte yandan, demokratik çoğulcu yaşam da ekonomik kalkınmaya büyük katkı yapar. Ekonomik refahın yurttaşlar arasında adaletli dağıtılması, çoğulculuğun temellerini pekiştirmekle kalmaz, demokrasiye olan inancın ve güvenin artmasına da hizmet eder.
8. Her toplumun çoğulculuğu, kendi tarihsel ve toplumsal tecrübelerinden beslenir. Toplumumuzun da tarihsel ve sosyo-kültürel birikimi ve tecrübesi çoğulculuk için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.
9. Modernleşme adına homojen bir toplum yaratma çabaları kabul edilemez; siyaset türdeşlik yönündeki bir toplumsal dönüşümün aracı olamaz. Türkiye'nin temel sorunlarından biri devlet yönetimi ile halkın talepleri arasındaki uyuşmazlıktır. Devlet, toplumu bir inşa alanı olarak görmekten ve 'toplumsal mühendislik' yapmaktan vazgeçmeli; toplumdaki farklılıkları tanıyarak tercihlerini dikkate almalıdır. Türkiye'nin, bütün vatandaşlarına ve her toplumsal kesime eşit mesafede duran, bütün farklılıkların kamusal alanda temsil edilmesini mümkün kılan bir devlet anlayışına ihtiyacı vardır.
10. Siyasal çoğulculuğun önünün açılabilmesi için anayasa, siyasal partiler ve seçim kanunlarında demokrasinin evrensel kurallarına uygun değişiklikler yapılması acil bir ihtiyaçtır. Bu bağlamda, fikriyatı ve faaliyetleri, herhangi bir şekilde şiddet içermeyen partilerin siyasetten men edilmeleri önlenmelidir. Bununla beraber, siyasetin finansmanının ve kamu harcamalarının şeffaflaşması ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesine imkan sağlayacak düzenlemelerin yapılması da zorunludur.
11. Çoğulculuk ve uzlaşma ile ilgili olarak alınan bu kararların hayata geçirilebilmesi için, eğitim ve öğretim, Türkiye'nin sosyo-kültürel gerçeklikleri doğrultusunda, sivil toplum örgütlerinin katkılarıyla yeniden düzenlenmelidir.
- tarihinde hazırlandı.