Sabah Gazetesi'nde 24 Nisan 1997 Tarihinde Yayınlanan Can Ataklı İmzalı "Fethullah Gülen Niye Öne Çıktı" Başlıklı Yazıya Tekzip
Sabah Gazetesinin 24.4.1997 tarihli nüshasında sayın Can Ataklı tarafından yazılan yazıda, müvekkilimiz hakkında gerçeklerle bağdaşmayan bazı iddialar ortaya atılmıştır. Söz konusu yazıda, Muhterem Hocaefendi'nin, belli bir partiye karşı alternatif olarak ileri sürüldüğü ve 70 yıllık Cumhuriyete karşı örtülü bazı faaliyetler yürüttüğü iddia edilmektedir.
Her şeyden önce bir kez daha vurgulamak istiyoruz ki, Muhterem Fethullah Gülen'in gerek vaizlik görevi esnasında gerekse daha sonraki hayatında belli bir siyasi partiye karşı olmak ya da angaje olmak yönünde herhangi bir beyanı veya faaliyeti olmamıştır. Nitekim, müvekkilimizin kitap, makale, video kasedi gibi yazılı ve görsel eser ve konuşmalarında belirli bir siyasal partiye alternatif veya destek olmak hususunda hiç bir unsura rastlanamaz.
Aynı şekilde tamamiyle ilmi ve fikri nitelikteki bu faaliyetlerin hiç birinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına ve devamına halel getirebilecek en küçük bir menfi husus mevcut değildir. Muhterem Fethullah Gülen, İstiklal savaşı neticesinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için, bir ilim ve fikir adamına düşen mesuliyeti her zaman gerektiği biçimde taşıyan ve buna göre davranan mümtaz bir şahsiyet olmuştur. İşte bu nedenledir ki kendisi, ülkemizin kavga ve kaosa sürüklenmemesi için, toplumun bütün kesimleri arasında Devletimizin birliği ve ülkemizin bütünlüğü asgari müştereğine dayalı bir uzlaşma ve diyalog ortamının kurucusu olmuştur. Bunun yanında ayrıca, Türk Milleti'nin ilim, teknoloji, sanayi vb alanlarında kalkınma ve gelişmesi için, eğitim ve öğretimin önemine her zaman işaret eden Muhterem Hocaefendi, vatandaşlarımızın bu alanlarda da güçlerini bir araya getirerek eğitim seferberliğine katkıda bulunmalarını her zaman tavsiye etmiştir. Nitekim bir çok vatandaşımız bu tavsiyelere uyarak, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında tamamıyla Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatının uygulandığı, dünya çapında bilimsel başarılara imzasını atan okullar kurmuşlardır. Bu okullar hem yurt içinde hem de yurt dışında ilgili resmi makamlarının, denetim ve gözetiminde faaliyet göstermektedirler.
Bu durumda ise Sayın Can Ataklı'nın söz konusu okullarda 'üstü kapalı din eğitimi veriliyor' gibi hayali iddiayı neye dayandırarak ileri sürdüğünün cevabını bütün kamuoyu gibi biz de merak etmekteyiz. Yine bilimsel başarılarıyla da ün kazanan bu eğitim kuruluşlarından herkesin memnun olmasını sayın yazarın, bir 'sakınca' ve 'toplumun kafasını karıştırma' olarak görmesi de, anlamsız ve mantığı olmayan bir varsayımdır. Aynı durum, müvekkilimizin tavsiyelerinin de etkisiyle bazı iş adamlarımızın, Türkiye ekonomisine müspet katkıları olan, iktisadi kuruluşlar kurmalarının, sayın yazar tarafından kuşkuyla karşılanması için de geçerlidir. Muhterem Fethullah Gülen Türk işadamlarını Türkiye'nin kalkınması için yatırımlar yapmalarını teşvik etmesinden daha tabii ne olabilir.
Ayrıca belirtmemiz gerekir ki, müvekkilimiz şahsen herhangi bir ticari iş veya kuruluş sahibi değildir. Ancak onun, milletimizin fukaralık, kalkınma ve işsizlik sorunlarına karşı duyarsız kalması da söz konusu değildir.Çünkü sorumluluk sahibi her mütefekkirden memleket meseleleriyle ilgili görüş ve önerilerini ortaya koyması beklenir. Muhterem Fethullah Gülen'in yaptığı da bütünüyle bu sorumluluğun bir gereği olup, bunun dışında ticari bir güç olup siyasi ikbal peşinde olmak gibi herhangi bir gaye güdülmemektedir.
Sayın Can Ataklı'nın söz konusu yazısında ayrıca, 14 şubat 1995 tarihli bir yazısının başlığına yer verilerek, Muhterem Fethullah Gülen'in, Türkiye Cumhuriyeti'nin teokratik bir devlete dönüştürülmesi amacında olduğu iddia edilmektedir. Yazarın bu iddiasının da diğerleri gibi, ne gibi somut bilgi ve belgelere dayandırdığı bizim de meçhulümüzdür. Çünkü müvekkilimiz bu güne değin her vesileyle Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti oluşu yolundaki görüşlerini açık ve net bir biçimde ortaya koymuştur. Nitekim, Muhterem Hocaefendi'nin farklı dinlere, dünya görüşlerine, siyasi partilere mensup kişilerin hoşgörü çerçevesinde bir uzlaşma zemininde buluşmalarına zemin hazırlayan gayretleri, onun bütün sorunların demokratik rejim çerçevesinde çözülmesi yolundaki samimi görüşünü açıkça ispat etmektedir. Gerçek durum böyle iken, sayın yazarın müvekkilimizin, cumhuriyet ve demokrasi dışında bir rejim arayışında olduğunu ileri sürmesini, sorumlu gazetecilik anlayışı ile bağdaştıramamaktayız.
Bir kez daha vurgulamak istiyoruz ki, muhterem Fethullah Gülen'in bütünüyle kamuoyunun gözü önünde açıkça yürüttüğü diyalog ve uzlaştırma çabalarının, ilmi ve fikri faaliyetin bütün gayesi, Türk Milletinin Cumhuriyet rejimi, Hukuk Devleti, Demokrasi ve insan haklarına dayalı bir sistem çerçevesinde her yönden kalkınması ve güçlenmesidir. Müvekkilimizin İslam'ın barış, sevgi, ahlak vb ilkelerinin bütün insanlara iletilmesi gayretlerini de içeren bu faaliyetlerin, hiçbir biçimde teokratik bir rejim arayışıyla ya da siyasal bir partinin desteklenmesi veya engellenmesi ile ilgisi yoktur. Müvekkilimizin, ülkemizin gündeminde bulunan ve toplumda gerginliklere yol açan tartışma ve sorunlarla ilgili olarak ileri sürdüğü uzlaştırıcı çözüm önerileri ise, bir siyasi partiye karşı olmak için değil, ülkemizin gerilim ve kargaşaya düşmesini önleme gayretlerine katkıda bulunmak için yapılmıştır. Sağduyulu kamuoyunun büyük kabul ve takdirini toplayan bu görüş ve önerilerin ortaya atılmasının amacı ise siyasi değildir. Çünkü ülkesini ve milletini seven herkes gibi muhterem Fethullah Gülen de bir mütefekkir olarak toplum meseleleri hakkında görüş açıklamak hak ve görevine sahiptir. Böyle tabii bir vecibenin yerine getirilmesinden memnuniyet duymak yerine, bunun siyasi polemik konusu yapılmasından üzüntü duyduğumuzu bildirir saygılarımızı sunarız.
Fethullah Gülen Vekilleri
- tarihinde hazırlandı.