Seçkin kullar ve engin duyuşlar
Taklit; başkasının fikir ve düşüncelerini doğruluğunu test etmeden kabullenmek, onun hal ve hareketlerini tekrarlamak, ona benzemeye çalışmak ve bir şeyin “kalp”ını yapmak demektir. Bir insanın, bir hocadan veya kitaptan okuyup öğrenmeden, anne-babasından ve çevresinden görüp işittiği şekilde inanmasına ve inandığı esasların doğruluk derecesini ve hakikatini araştırmadan onları kabul etmesine “taklîdî iman” denir.
Tahkik ise; bir şeyin doğru olup olmadığını araştırmak ve o hususta hakikate ulaşmak için çalışıp didinmek, cehd ve gayret göstermek demektir. İman esaslarının mahiyet ve hakikatini araştırıp soruşturduktan sonra yani tahkik sonucu ulaşılan imana da “tahkîkî iman” denir.
Kur’an-ı Kerim, yer yer, duygu, düşünce ve bakışlarımıza hep yeni yeni şeyler sunmakta ve bize daima yeni ve isabetli bakış açıları kazandırmaktadır. Dahası, İlâhî beyanın takriben beşte biri insanı araştırmaya, âfâkî ve enfüsî tetkîk ve tefekküre teşvik ederek “tahkîk”in önemini göstermektedir.
Fethullah Gülen Hocaefendi, avamdan (sıradan insanlardan) havassa (seçkin kullara) onlardan da ehass-ı havassa (seçkinler seçkini, zirve insanlara) kadar farklı seviyelerdeki insanların çok değişik duyuşları olduğunu anlatıyor. Manevî ihsasların ve iç infiallerin sevk ediciliği, gönülden ve vicdandan kaynaklanan dürtülerin yönlendiriciliği ile dile getirilen tesbih, hamd ve tekbirlere dikkat çekiyor.
Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.
- tarihinde hazırlandı.