Bir milletin vicdanı olmak

Geçtiğimiz yılın ekim ayında vefat eden Hasbi Gülen, 2000’li yılların başında ağabeyini ziyaret etmek için Amerika’ya gitmek istiyor. Vize talebinde bulunmaya hazırlanırken, konuyu bir arkadaşına açıyor.

Arkadaşı da, “ABD vizesi için mal varlığını sorarlar. Vizeyi kolay alabilmek için ev tapusunu, araba ruhsatını, gelir tablosunu, üzerine kayıtlı mal varlığını falan göstermek gerekir.” diyor. Ardından “Sizde hangisi var?” diye sorunca Hasbi Gülen, nüfus cüzdanından başka bir şeyinin olmadığını söylüyor.

Hasbi Gülen vefat ettiğinde üstüne kayıtlı bir mal varlığı var mıydı bilemiyorum. Ama Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kardeşi olmanın ona dünyalık hiçbir menfaat sağlamadığı kesindi. Tıpkı diğer kardeşleri, yeğenleri, kardeşlerinin torunları, evlatları gibi... Oysa bunun tersi bir hayat da pekala mümkündü. Ama Hasbi Gülen buna tevessül etmiyor, tıpkı ağabeyi gibi o da, dünyalık herhangi bir şeyin beklentisi içine girmiyordu.

Toplumun manevi dinamikleri, milletin vicdanı olan zatlar, tarih boyunca insanları doğru davranmaya, yanlışa düşmemeye davet etmişlerdir. Bu ikaz onların varlık sebebidir. İyi ki bu milletin vicdanı var…

Bir milletin vicdanı olabilmek nasıl bir şeydir? Ya da bir milletin vicdanı nasıl olunur? Dile çok kolay gelse de bunu başarmak gerçekte ne kadar da zordur. Bir ömür boyunca dünya zevki adına bir şey bilmeden yaşayacaksınız, bütün hayatınız takiplerle, kovuşturmalarla, soruşturmalarla, davalarla, vatana hasret bir şekilde geçecek. Çekmediğiniz eza, görmediğiniz cefa kalmayacak ve siz böyle bir hayat tercih ettiğiniz için hayatınız boyunca hiç pişmanlık duymayacaksınız. Dünya adına da hiçbir beklentiye girmeyeceksiniz. Ne yalının, ne salının peşinden koşacaksınız. Elinize geçen imkanları biraz da kendinizin, eşinizin, dostunuzun istifadesine sunmayacaksınız. Sürekli kendinizi sıfırlayacak, hiçbir şeyi kendinizden bilmeyecek, yapılanları bütün her şeyin gerçek sahibine vereceksiniz. Başarının ve gücün altında paramparça olmamak için, Malikü’l-mülk olanı aklınızdan hiçbir an çıkarmayacak ve dünyanın sadece konup göçülen bir yer olduğuna fiilen iman edeceksiniz. Hep hak adına konuşacak, hak adına yaşayacak, ondan gayrısına da bel kırmayacaksınız.

İnsanın sağında ve solunda bulunan kiramen katibin melekleri, insanoğlunun yaptığı iyi ve kötü olan her şeyi yazarlar. Melekler bu defterleri doldururken hiç kimseye ayrıcalık yapmazlar, hiçbir millet, hiçbir aidiyet ekstra torpile maruz kalmaz, ya da hiç kimse ötekileştirilmez. Herkes yaptıklarının karşılığını görür. Allah’ın bağışlayıcılığını, mağfiretini bilip, af dileme, istiğfar etme kapısı her daim açıktır. Ancak bunların kabul edilip edilmeyeceğini kimseler bilemez. Kiramen katibin melekleri mesela Arap olanların günahlarını yazmaz, Basralı olanların günahlarını görmezden gelir, Amerikalı olanlara ekstradan günah yazar, diye bir şey yoktur. Herkesin her yaptığı iş, iyi ve kötü olarak defterlerine yazılır. Yani aslolan eylemi kimin yaptığı değil eylemin niteliğidir.

Bu nedenle toplumun manevi dinamikleri, milletin vicdanı olan zatlar, tarih boyunca aidiyetlerine, görev ve makamlarına bakmaksızın insanları doğru davranmaya, yanlışa düşmemeye davet etmişler, gördükleri temel hatalar konusunda hem devlet ricalini hem de ahaliyi ikaz etmişlerdir. Bu ikaz onların varlık sebebidir. Tabiatı gereği yorulan, yalpalayan, nefsi altında ezilen insanoğluna doğru davranması konusunda ikaz edici olmuşlardır. İşte bu ikaz edenler milletin vicdanıdır.

Bülent Arınç’ın dediği gibi Fethullah Gülen Hocaefendi de bu milletin vicdanıdır. İnsan bugünkü dünyaya baktığında iyi ki bu milletin vicdanı var, diye düşünüyor. İyi ki var!

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.