Davranışlarda ölçü
Müslüman’ın her hareket, her davranış ve her sözü mutlaka ölçülü olmalıdır. Bu cümleden olarak, mesela insanlarla iyi diyalog içinde olmak çok güzel bir davranıştır. Ama bu, mü’minin itikadını, imanını zedeleyici şekle dönüşmemelidir. Müslüman, herkese karşı hoşgörülü olmalıdır, fakat küfrün bizzat kendisini hoşgörmek doğru değildir.
Davranışlarımız daima ciddiyet yörüngeli olmalıdır; ne var ki ciddiyet ile buz gibi soğuk davranışlar da birbirine karıştırılmamalıdır. Latîfeleşme, nükteli sözler söyleme bazen sohbete ayrı bir çeşni katar. Şu kadar var ki, şaklabanlık ve sululuk da hiçbir zaman, kıvrak zekâ mahsulü ince nüktelerle iltibas edilmemelidir.
Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) de yer yer latife yapardı. Ama O’nun her latifesi de ciddiyet gamzeliydi. Bir gün çölden gelen Zâhir (radıyallâhu anh) adındaki sahabinin arkadan gelip gözlerini kapatmış, sonra da “Benden bu köleyi alacak var mı?” demişti. Zâhir, kendisine yapılan bu iltifatla kendinden geçmiş ve “Yâ Resûlallah! Çok ucuz bir köle satıyorsunuz.” demişti. İşte sözün burasında Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), Zâhir’i ömür boyu gaşyedecek şu mukabelede bulunmuşlardı: “Fakat sen Allah yanında çok kıymetlisin.”[1]
İnsanın, anne-baba ve evlatları yanında vakar ve ciddiyet içinde durması, anne‑babaya karşı saygısızlık, evlatlara karşı da bir mürüvvetsizliktir. Ama resmî makamında oturan bir insanın, vakar ve ciddiyeti, gayet yerinde bir davranıştır. Misalleri çoğaltmak mümkündür. Sözün özü, Müslüman’ın her davranışı peygamberâne olmalıdır.
[1] Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned 3/161; Abdurrezzak, el-Musannef 10/455.
- tarihinde hazırlandı.