Hz. Mesih'in Mucizeleri
Hıristiyanlar, ilim ve teknikle; ümmet-i Muhammed de ruh, kalb ve içe doğru derinlemesine gelişip bazı ortak noktalarda buluşarak aralarında bir vahdet tesis edeceklerdir. Beşer, bir gün Hz. Mesih'ten bir mucize olarak sâdır olan bu harikulade halleri, ihtimal tekrar hayatiyete geçirme imkanına kavuşacak ve bir nebi vasıtasıyla tıp sahasında son noktayı gösteren Allah'a ve O'nun diğer elçilerine inanacaktır.
Hz. Mesih'le (as) ümmet-i Muhammed arasında ciddi bir alakanın var olduğu söylenebilir. Her şeyden evvel, Allah Rasulü (sav) ile Hz. İsa'nın halef-selef olmaları söz konusudur. Nebiler Serveri (sav), Hz. Mesih'le arasındaki işte bu irtibatı ifade sadedinde 'Ben, İsa'ya herkesten daha evlâyım. Zira O'nunla benim aramda hüsn-ü kabul görmüş bir nebi yoktur.' buyurduğu rivayet edilir ki, böyle bir münasebetin neler vadettiği bizim idrak ufkumuzu aşar. Ayrıca Hz. Mesih de Allah'tan ümmet-i Muhammed içinde bir fert olmayı dilemiştir ki, üzerinde durulmaya değer. O'nun âhirzamanda -ihtimal- bir şahs-ı manevi olarak ümmet-i Muhammed içinde zuhur edeceği bu duaya bir icabet gibidir. Şimdilerde, Hıristiyanlığın tasaffi etmiş efkarıyla Efendimiz'in (sav) getirmiş olduğu tertemiz esasları tevfik eden birtakım Hıristiyanların mevcudiyeti, Hz. Mesih'in ümmet-i Muhammed'le olan yakın alakasının remzi sayılabilir. Büyük bir ihtimalle ümmet-i Muhammed, günümüze kadar Muhammediyet gölgesi altında devam ettirdiği maddî-manevî seyrini, âhirzamanda Hz. Mesih'in gölgesinin de iştirakiyle ayrı bir televvünle sürdürecek ve insanlık, fenle, teknikle alakalı hususları, Hz. İsa'nın mesihiyyeti ile manalandırarak beşerî hârikaları nebevî mucizelere bağlayıp ilimlere yeni blokajlar belirlemek suretiyle asırlardan beri süregelen düalizmi sona erdirecektir. Daha sonra ümmet-i Muhammed'le tevafuk noktaları temin ve tespit edilerek asgarî müştereklerde bir araya gelinecek ve bu iki cemaatten birisi fen ve tekniğini, diğeri de iman ve aksiyonuyla ateizm ve inkarcılığa karşı bir güç oluşturacaklardır. Bu itibarla da Hz. Mesih'e lutfedilen mucizelerin, son dönemde gelişecek olan ilimlerin serhaddi olduğu söylenebilir.
Hz. Mesih'in pek çok mucizesi vardır; ancak biz burada Hz. Mesih'in kendi ağzından bir kısım mucizelerini haber veren şu ayet-i kerime üzerinde durmak istiyoruz: '... Ben, Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı (abraş) iyileştirir ve ölüleri diriltirim...' (Âl-i İmran, 3/49) Hz. Mesih, bu mucizeleriyle dikkatleri çekmiş ve insanları etrafında toplamış, dejenerasyona uğramış bir dînî telakkinin yerine, tevhid akidesini tesis etmiş ve Hz. Muhammed'e (sav) adeta zemin hazırlamıştır. Daha sonra İslamiyet de, tahrife uğramış Hıristiyanlık için bir diriliş kaynağı olmuştur. Ve bir gün o da tasaffî etmek suretiyle İslamiyet'le omuz omuza verecek ve küfr-ü mutlaka karşı mücadele edeceklerdir. Hıristiyanlar, ilim ve teknikle; ümmet-i Muhammed de ruh, kalb ve içe doğru derinlemesine gelişip bazı ortak noktalarda buluşarak aralarında bir vahdet tesis edeceklerdir. Beşer, bir gün Hz. Mesih'ten bir mucize olarak sâdır olan bu harikulade halleri, ihtimal tekrar hayatiyete geçirme imkanına kavuşacak ve bir nebi vasıtasıyla tıp sahasında son noktayı gösteren Allah'a ve O'nun diğer elçilerine inanacaktır.
Ayrıca ayet-i kerimede, en onulmaz cilt hastalıklarından körlüğe ve asrın vebası olarak nitelendirilen kanser ve AIDS'e varıncaya kadar bütün hastalıkların dermanının bulunabileceğine, hatta ölülerin bile yarı canlılığın ötesinde bir canlılığa kavuşturulabileceğine dikkat çekilip hiçbir hastalıktan dolayı ümitsizliğe düşülmemesi gerektiği bildirilerek, mutlaka bu hastalıkların çarelerini araştırmaya teşvikte bulunulmaktadır. Nitekim Allah Rasulü de (sav), 'Allah (cc), her ne hastalık indirmişse onun devasını da indirmiştir.' (Buhari, Tıbb 1; Ebu Davud, Tıbb 1; Tirmizi, Tıbb 2; İbn Mace, Tıbb 1) buyurarak bunu destekleyici bir mesaj da verir.
Evet, nebilerin göstermiş oldukları mucizeler, beşer için terakkide bir son noktadır. Kur'an-ı Kerim, mucizelerden bahseden bütün ayetleriyle, beşerin, çalışıp-çabalayarak bu ufka ulaşmasını teşvik etmektedir. Ne var ki insanlık, bilim ve teknolojide ne kadar ilerlerse ilerlesin ve ayette zikredilen hastalıkları tedavi etme adına kaç çeşit ilaç üretirse üretsin, ölüleri diriltmek için hangi yollara müracaat ederse etsin bunlar, geçici birer müdahaleden ibaret kalacak ve mucizelerin ulaştığı ufka asla ulaşılamayacaktır.
- tarihinde hazırlandı.