• Anasayfa
  • Hukuk Köşesi
  • Tekzipler
  • TRT 1'de 21 Şubat 2000 Tarihinde Yayınlanan "Politikanın Nabzı" Adlı Programda Güven Erkaya'nın Ortaya Attığı İddialara Tekzip

TRT 1'de 21 Şubat 2000 Tarihinde Yayınlanan "Politikanın Nabzı" Adlı Programda Güven Erkaya'nın Ortaya Attığı İddialara Tekzip

21 Şubat 2000 tarihinde TRT 1'de, yayınlanan Politikanın Nabzı isimli programda Güven Erkaya'nın ortaya attığı bazı iddialar hem kamu yayıncılığı yapan TRT'nin tarafsızlık ilkesine gölge düşürmüş hem de bir kişi hakkında ancak yargısal kararlara dayanılarak yapılabilecek ithamlar ileriye sürülerek hukuk devleti ilkesi zedelenmiştir. Çünkü, Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olduğu için kişiler hakkında Güven Erkaya'nın ortaya attığı türden suçlamalarda bulunabilmek sadece adil yargılama sonucunda verilebilecek bir hükümle mümkün olabilir. Yine Anayasamızda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde öngörülen masumluk karinesine göre kişiler kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak ilan edilemezler. Buna karşılık söz konusu kişinin bir televizyon programında bu ilkeleri göz ardı ederek Anayasal hak ve özgürlükler çerçevesinde ilmi ve fikri bir faaliyet gösteren Fethullah Gülen'in hizbullah terör örgütüyle karşılaştırma cüretini gösterip Cumhuriyet için en büyük tehlike olarak göstermesi insan haysiyetine, kişilik haklarına ağır bir saldırı teşkil etmektedir. Ayrıca, bazı basın organlarının söz konusu ithamları bunların doğruluğunu araştırmadan, daha da abartarak yayınlamaları basın ahlak ilkelerine temelden aykırıdır.

Hukuk Devleti İlkesi Zedelendi

Bilindiği üzere Fethullah Gülen'in bütün ilmi eserleri yayınlanarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Tüm bu eserler incelendiğinde ise, Fethullah Gülen'in Demokratik Cumhuriyet Rejimini savunduğu, din istismarına karşı çıkarak Başbakan Bülent Ecevit'in de vurguladığı dine saygılı laiklik ilkesinin geçerli olması gerektiği yönündeki görüşlerini açıkça tespit edebilmekteyiz. Diğer yandan, Fethullah Gülen'in Cumhuriyet Rejimi için vazgeçilmez bir temel oluşturan hoşgörü, diyalog ve ulusal uzlaşma yolundaki gayretleri de bütün kamuoyunun malumudur. Ayrıca, kendisinin bilim zihniyetine önem verilmesi gereğini her fırsatta işaret etmesi ve ülkemizin her alanda kalkınmasına yönelik arzu ve tekliflerini sürekli dile getirmesi ile kendisinin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olunmasını desteklemesi de herkesin bildiği gerçeklerdir. Durum böyle olunca, bir kimsenin kendini adeta yargı makamı yerine koyarak bütünüyle asılsız bir biçimde başkalarını Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı en büyük tehlike olarak göstermesi gerçekte Cumhuriyet Rejimimizin aleyhine bir tutumdur. Çünkü toplumsal barış, insan sevgisi, diyalog gibi hususlar demokratik bir cumhuriyetin en önemli yapı taşlarıdır. Fethullah Gülen'in de bu fikirlerle toplum nezdinde büyük bir kabul görmesi onun toplumumuzun manevi bir dinamiği olarak aslında Cumhuriyet ve Demokrasi'nin teminatını oluşturduğunu göstermektedir. Diğer bir deyişle hoşgörü ve ulusal uzlaşma faaliyetleri devlet, millet kaynaşmasının daha da pekişmesine katkıda bulunarak Cumhuriyet Rejiminin gerçek manada güçlenerek gelişmesine zemin hazırlamaktadır. Bu gerçeklere karşılık söz konusu programda olduğu gibi hizbullah olarak adlandırılan cinayet şebekesi bahane edilerek halisane ve samimi düşüncelerle milletimizin ve ülkemizin hayrına olan her işin destekçisi olan mütefekkir bir şahsiyetin suçlanması ancak terör istismarcılığı olarak nitelendirilebilir. Sayın kamuoyunu, hiçbir şahsi bir çıkar beklentisi içinde olmadan yurtiçinde ve yurtdışında milletimizin ve devletimizin haklı olarak övünç vesilesi saydığı eğitim kurumlarını, hizbullah terör örgütünün cinayetleriyle karşılaştırıp ve hatta ondan daha tehlikeli olarak göstermeye gayret eden zihniyeti layıkıyla değerlendireceğine eminiz. Bütünüyle Türkiye Cumhuriyeti'nin ve kuruldukları ülkelerin yasalarına göre, resmi makamların izin ve denetimlerinde modern bilimin eğitim teknolojilerine uygun olarak hizmet veren eğitim kuruluşları ve onları destekleyen samimi vatandaşlarımızın bu şekilde suçlanması hem toplumsal barışımızı zedelemekte hem de samimi dindar insanların inançları nedeniyle kınanması dolayısıyla laiklik ilkesi ihlal edilmektedir. Nitekim , Anayasamızda da hiç kimsenin düşünce, kanaat ve inançları nedeniyle kınanamayacağı öngörülmüştür.

Gerek anayasamızdaki temel ilkelere gerekse TRT kanalındaki yayın ilkelerine ters hukuka aykırı bir saldırının yer aldığı bir programın, TRT'de yayınlanmasına izin veren sorumlular hakkında yetkililerin harekete geçmesi hukuki bir zorunluluktur. Bu nedenle gerek Başbakanımızın gerekse devletimizin diğer üst makamlarının milletimizin inançlarına karşı göstermiş oldukları müspet tutumu, hukuka aykırı ithamlara vesile yapan bazı çevrelerin toplumumuzda düşman kamplar oluşturulmasına müsait bir zemin hazırlamasına katkıda bulunduklarına özellikle dikkat çekmek istiyoruz. Ancak, bütün bu karalama ve iftira kampanyasına rağmen sağduyulu kamuoyunun hoşgörü ve diyalog zemininde birlik ve bütünlüğümüzü pekiştirmeye yönelik gayretlerin yanında olacağına inancımız tamdır.

Fethullah Gülen Vekilleri

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.