Tesbih ve takdisin mânâsı

Tesbih ve takdisin mânâsı

Soru: بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ ve سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ “Allahım, Seni hamdinle tesbih ederiz, yüce Allahım Seni tenzih ederiz.” tesbihlerinin dünya ve ahirette faydası ve bilhassa tecelliyatı nelerdir?

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ ifadesinin bir tecelli-i âzamı vardır. Bundan, başka yerlerde bahsettiğimizden[1] burada yalnızca kısaca temas etmek istiyorum.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Allah’tan (celle celâluhu) gelen bütün kitapların hulâsası ve Kur’ân-ı Kerim’in de bir fezlekesidir. İçinde Cenab-ı Hakk’ın ism-i Zâtı, ism-i sıfâtı ve daha çok ukbaya bakan Rahîm isimleri vardır. Bu yönüyle o, bir hulâsadır. Bunun kâinatın geniş dairesinde, normo âlem olan insan dairesinde, daha küçük hücreler ve zerreler dairesinde büyük bir tecellisi vardır. Onun, Allah’tan insana uzanmış ve tutunanın arş-ı kemalata çıkabileceği bir hablü’l-metin (sağlam ip) ve bir merdiven olarak insanlara yüz on üç sûrenin başında, birinin de içinde olmak üzere yüz on dört defa Kur’ân-ı Kerim’de zikredilmesi çok mânidar ve çok nükteleri içermektedir. Mânen derinleşilebildiği zaman, بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ’de bütün bir Kur’ân-ı Kerim’i bulmak mümkündür. Mücelletler yazılabilecek bu meseleyi, başka yerlerde kısmen anlattığımız için oralara havale ederek, diğer hususlara geçelim.

سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ tesbihleri sahih ve hasen hadislerin yer aldığı kitaplarda mevcuttur. İmam Buhârî (rahmetullâhi aleyh) Sahîh’ini bu tesbihten bahseden hadisle bitirmiştir. Bu hadiste Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyururlar: “Dile çok hafif, terazide çok ağır iki kelime vardır ki, bunlar Rahman’a da sevgilidirler: سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ ‘Allahım, Seni hamdinle tesbih ederiz, yüce Allahım Seni tenzih ederiz.’”[2] Bunlar melekûtî bir gönülle kulak verildiği zaman ledünniliği ve derinliği hissedilen, Cenab-ı Hakk’a ait bir tesbihin ifadesidirler.

سُبْحَانَ اللهِ tesbihi, Allah’tan (celle celâluhu) cismaniyet ve hayvaniyetimiz açısından uzaklığımız yönüyle O’nu takdisimizi, tesbihimizi, tenzihimizi ifade eder. Bunun mânâsı, “Ya Rabbi! Sen her türlü beşerî arızalardan, bize ait olan her türlü kemmiyet ve keyfiyetten münezzeh ve mukaddessin. Sen Vacibü’l-Vücud’sun, imkân Senin dâmen-i izzetine uzanamaz.” demektir.

Biz, Allah’tan (celle celâluhu) bu kadar uzakken O, bize bizden yakındır. Bu kurbiyeti de وَبِحَمْدِهِ kelimesiyle ifade ediyoruz. Burada da şu hissimizi dile getirebiliriz: “Sana hamd olsun Allahım. Biz Sana uzağız ama Sen bize şah damarımızdan daha yakınsın. Uzaklık bize aittir. Seninle bizim aramızdaki perde bizden ve bizim uzaklığımızdandır. Tıpkı bizim Güneş’ten uzak olmamız ve Güneş’in, ışınlarıyla, rengiyle, havasıyla ve edasıyla bize yakın olması gibi, وَلِلهِ الْمَثَلُ الْأَعْلٰى (Nahl sûresi, 16/60), Sen yakınsın.”

Yakınlığına baktıkça وَبِحَمْدِهِ; uzaklığımıza baktıkça, سُبْحَانَ اللهِ diyoruz. Sonra bu ikisini iç içe sokuyor, سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ’le soluklanıyor, tenzih ü takdisle isneyniyeti (ikilik) biraz geriye çekiyor; sonra vücud ve ona bağlı mazhariyetler mülâhazasıyla da geriye dönüyor ve hamd ile gürlüyoruz.

Evet, celâl ve azamet sahibi olan Allah’ı bu yönüyle tesbih ve takdis ediyor, cemali yönüyle de hamd ü senâ ile geriliyoruz. Evet O (celle celâluhu), bizim seviyemize kelâmıyla, irade ve meşîetiyle teveccüh buyuruyor ki, bu cihetten baktığımız zaman da اَلْحَمْدُ لِلهِ diyoruz. İşte bu kelimeler, Allah’la kul arasında böyle bir münasebetin ifadesidir.

[1] Bkz.: Fatiha Üzerine Mülâhazalar s.77.
[2] Buhârî, daavat 65, eymân 19, tevhîd 58; Müslim, zikr 31.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.