• Anasayfa
  • Hukuk Köşesi
  • Tekzipler
  • Hürriyet Gazetesi'nde Yayınlanan "Gölcük Gecesi" Başlıklı Yazı Dizisinin 6 Kasım 1999 Günkü Bölümünde Fethullah Gülen'le İlgili İddialara Tekzip

Hürriyet Gazetesi'nde Yayınlanan "Gölcük Gecesi" Başlıklı Yazı Dizisinin 6 Kasım 1999 Günkü Bölümünde Fethullah Gülen'le İlgili İddialara Tekzip

6 Kasım 1999 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde 'Gölcük Gecesi' başlıklı yazı serisinde Emekli Orgeneral Çevik Bir'e atfen Fethullah Gülen ile ilgili olarak bazı iddialar ortaya atılmıştır. Buna göre Sayın Başbakan Bülent Ecevit'in Fethullah Gülen'in hiç mahkum olmadığını söylemesi üzerine kendisine bunun aksini gösterir bir belgenin fotokopisinin verildiği ileri sürülmekte ve sayın Gülen'in bir aldatmacayı sahneye koyduğu iddia edilmektedir. Müvekkilimizin herkesin evrensel normların ve hukukun öngördüğü çerçevede düşünce ve eleştiri hakkına saygı duyulması gereğini kabul eden bir şahsiyet olduğu bütün kamuoyunca bilinen bir gerçektir. Nitekim kendisi, başka inanç ve görüşlerin varlığının birer realite olarak benimsenmesini, herkesi kendi konumunda kabul ve saygı ilkesiyle hareket edilmesini, farklılıklara rağmen sürekli beraber yaşamanın yolarının araştırılmasının gerektiği yönündeki düşüncelerini bütün eserlerinde açıkça ifade etmiştir. Toplumumuzda ulusal uzlaşma hoşgörü ve diyalog ikliminin pekiştirilmesini sağlamaya yönelik bu düşünceler sahibinin söz konusu yazıdaki iddiaları ortaya atan sayın emekli bir komutanımızla veya başka bir kişiyle herhangi bir polemiğe girişmeyeceği aşikardır. Ancak kamuoyunun objektif ve doğru biçimde bilgilendirilmesi bakımından bu iddiaların aydınlatılması da zarurettir. Bu nedenle söz konusu iddialar hakkında aşağıdaki hususların açıklanması zarureti doğmuştur.

1. Öncelikle belirtmeliyiz ki, müvekkilimiz Fethullah Gülen hakkında Başbakan Bülent Ecevit'in de ifade ettiği üzere herhangi bir ceza mahkumiyetinin bulunmadığı doğrudur. Çünkü, bir kişinin bir cezaya mahkum olduğundan söz edebilmek için o kişi ile ilgili kesinleşmiş bir yargı kararının varlığı gerekir. Böyle bir karar olmadan bir kimseyi suçlu ilan etmek hukuken mümkün değildir. Bilindiği üzere masumluk karinesi olarak adlandırılan ve Anayasamızın 38. Maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer alan bir ilkeye göre 'suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.' Diğer bir deyişle hiç kimse hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmadan suçlu ilan edilemez. İnsan haklarının ve hukukumuzun bu en temel kuralı açısından bakıldığında söz konusu iddianın gerçek olmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü, Sayın Gülen hakkında eğer kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunsaydı bunun bir mahkumiyet hükmü ile belirlenmiş olması ve adli sicildeki sabıka kaydına işlenmiş olması gerekirdi. Halbuki böyle bir durum söz konusu değildir. Eğer bunun aksi iddia ediliyorsa iddia sahiplerinin müvekkilimiz hakkında kesinleşmiş bir yargı kararını veya bununla ilgili adli sicil kayıtlarını ortaya koymaları gerekir.

2. Buna karşılık bazen basın organlarında yer alan ve söz konusu söyleşide de Başbakan Bülent Ecevit'e verildiği söylenen ceza mahkumiyetine ilişkin belge, yukarıda değindiğimiz anlamda kesinleşmiş bir yargı kararı değildir. Söz konusu olay, şu şekilde cereyan etmiştir: 1971 yılında Fethullah Gülen hakkında Risale-i Nur okuduğu iddiasıyla TCK'nın bugün yürürlükte olmayan, yani suç teşkil etmeyen 163. Maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle dava açılmış, bu dava Askeri Yargıtay'ın verdiği bozma kararı aşamasında iken 1974 yılında çıkan af kanunu ile ortadan kaldırılmıştır. Diğer bir deyişle müvekkilimle ilgili bu dava henüz kesin bir yargı kararı haline gelmeden affa uğramıştır. Durum böyle olunca kesinleşmemiş bir davaya ilişkin belgelerin kesin bir hüküm gibi kabul edilip müvekkilimizin kamuoyuna suçlu gibi tanıtılmasının hukuken mümkün olamayacağı tartışılmaz bir gerçektir. Bu husus aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin tabii bir sonucudur. Kaldı ki, Sayın Gülen ile ilgili olarak açılan bu davanın, 1970'li yılların olağanüstü şartlarında ve 'şu görüşe mensup çok sayıda kişi kovuşturmaya maruz kaldı, birazda diğer görüşlerden kişiler hakkında kovuşturma yapılması gerekir.' gibi çarpık ve hukuki olmayan bir mantığın ürünü olduğu bugün herkesçe bilinen bir gerçektir. Diğer yandan, yine 1970'li yıllardaki ortamda kovuşturmaya maruz kalan çeşitli görüşlerdeki kişilerin bugün, başta hükümet olmak üzere devletin, medyanın ve iş dünyasının önde gelen isimleri olduğu göz önüne alındığında, 28 yıl önceki kesinleşmemiş iddialara dayalı olarak bir kimsenin suçlanmasının akla, mantığa, vicdana ve hukuka uygun olamayacağı açıktır. Kaldı ki, müvekkilimiz 1981 yılına kadar memuriyet görevinde bulunmuş olup, görevinden bu yıl içinde, kendi isteğiyle emekli olmuştur. Bu durum da, müvekkilimizin bir ceza mahkumiyetinin olmadığını gösteren diğer bir husustur.

3. Ancak, bu hukuki ve fiili gerçeklere rağmen, Sayın Gülen ile ilgili olarak belirli çevreler bazı ideolojik saiklerle çeşitli isnatlarda bulunmaya devam etmişlerdir. Bütün bunların sonucunda müvekkilimiz hakkında beraat ve takipsizlik kararları verilmiş, söz konusu iddiaların gerçek dışı olduğu çok sayıdaki kesinleşmiş yargı kararlarıyla tespit edilmiş ve bu iddia sahipleri gerçek dışı isnatları gereğince çeşitli ceza ve tazminatlara mahkum edilmişlerdir. Müvekkilimizle ilgili beraat ve takipsizlik kararlarından bazıları şunlardır:

Konya DGM Başsavcılığı, 1987/60 Hz. 1987/21 K. 15.06.1987 T.
Ankara DGM Başsavcılığı, 1992/256 Hz. 1992/137 K. 14.10.1992 T.
Ankara DGM Başsavcılığı, 1995/304 Hz. 1995/232 K. 20.11.1995 T.
Ankara DGM Başsavcılığı, 1997/18 Hz. 1998/24 K. 20.03.1998 T.
İstanbul DGM Başsavcılığı, 1998/1283 Hz. 1998/209 K. 25.06.1998 T.

4. Diğer yandan, bir hukuk devletinde bir kişinin hukuka aykırı davranıp davranmadığı onun dış dünyada ortaya koymuş olduğu somut davranışları esas alınarak ve yargı makamları tarafından tespit edilebilir. Yukarıda da değindiğimiz gibi bugüne değin Sayın Gülen'in ilmi-fikri eserleri ile konuşma, davranış ve tutumlarıyla ilgili olarak herhangi bir suçun işlendiğine dair yargı makamlarınca verilmiş bir karar mevcut değildir. Durum böyle olunca söz konusu söyleşide bazı montaj kasetler gerekçe gösterilerek müvekkilimize bir aldatmacayı sahneye koyduğunu isnat etmek hukuken geçerli değildir. Ancak belirtmemiz gerekir ki, montaj da olsa bazı kasetlerin suç teşkil ettikleri hakkında ortada yargı kararı olmaksızın, bunlara dayanarak kişileri aldatmaca ve takiyye ile suçlamak, hukuk devleti ilkesi ile yargı otoritesini zedeleyici bir tutumdur. Biz bu yolda açıklamalarda bulunan Sayın Emekli Komutanımız'ın böyle bir tutum içinde bulunmak isteyeceğini düşünmemekle birlikte, kişilik haklarını ihlal edilmesini sonuçlayan iddialarda bulunurken daha dikkatli olunmasını ve suçlamada bulunmadan önce hukuken geçerli yargı kararı gibi bilgi ve belgelere dayanılmasını beklemekteyiz.

5. Bu noktada özellikle bazı çevrelerin resmi devlet kurumlarına atfen birtakımı gerçek olmayan belgeler ortaya çıkararak yetkili makamları ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik teşebbüslerine de dikkati çekmek istiyoruz. Nitekim bir süre önce toplumumuzun inançlarını tahkir edici beyanları içeren bir döküman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin resmi raporu olarak basında yayınlanmıştır. Ancak daha sonra gerek Başbakanlık gerekse Genel Kurmay Başkanlığı yaptıkları resmi açıklamalarda böyle bir raporun bulunmadığını ve bazı artniyetlerle ortaya çıkarıldığını açıklamışlardır. Halkımızla onun en saygın kurumları arasındaki münasebetlerini bozmak isteyen bazı çevrelerin uydurdukları bu gibi düzmece rapor ve belgelerden muzdarip olan bir kişi de Sayın Gülen olmuştur. İşte insanlarımızın kafasında karmaşa ve kuşku yaratmaya yönelik böyle komplocu faaliyetleri engellemenin bir yolu da, haklarında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmayan kişileri asılsız iddialara maruz bırakmamaktır.

6. Son olarak açıklamak istiyoruz ki, Sayın Gülen düşünmediği ve yapmadığı şeylerden dolayı kamuoyu nezdinde mahkum edilmek istenmesine, haksız, ağır ve gerçek dışı isnatlara maruz bırakılmasına rağmen, onun da içinde bulunduğu hoşgörü ve ulusal uzlaşma gayretleri, sağduyulu kamuoyu nezdinde büyük bir kabul görmektedir. Bu husus müvekkilimizin meşru zeminlerde kalarak, hukukun öngördüğü çerçevede, evrensel değerlere saygılı, sürtüşmeden, kavga etmeden ve kimseyi karalamadan yürüttüğü ilmi ve fikri faaliyetin tabii bir sonucudur. İnsana karşı duyulan sevgi ve saygıyı en temel değerlerden biri olarak esas alan bu halisane gayretin ise , ona karşı yapılan haksız uygulamalara rağmen hiçbir sertlik tepkisini doğurmaması, Fethullah Gülen'in toplumsal barışımızın en sağlam güvencelerinden biri olduğunun en açık delilidir.

Saygılarımızla.

Fethullah Gülen Vekilleri

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.