Güney Afrika: Türk Okulları

Gündem yoğun. Ama ben, bugünkü sütunumu, birkaç günlük yokluğumun sebebi olan Güney Afrika gezime ayıracağım.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın organizasyonu içinde, Horizon Educational Trust'ün davetlisi olarak küçük bir grup halinde gittik Güney Afrika'ya. Benzeri bir geziyi, birkaç yıl önce, Kazakistan – Moskova – St. Petersburg güzergahında yapmıştık.

Her iki gezinin ağırlıklı boyutunun "Fethullah Hoca'nın okulları" diye bilinen Türk okullarının tanıtımıyla ilgili olduğunu da peşinen ifade etmeliyim.

Neler gördük?

Bu gezinin bir kere Güney Afrika gibi her bakımdan önemli bir ülkeye biraz daha yakından bakmak açısından benim için son derece yararlı olduğunu belirtmeliyim.

Güney Afrika için "Mandela'nın ülkesi" dersem pekçok şeyi anlatmış olurum. Bu ifade aslında 44 milyon nüfuslu bu ülkenin acılı tarihini, sömürgeciliği, bugünkü sosyal sancılarını, ırkçılığın yıkımını (apartheid'i) ve karşıt ırkçılığı nasıl ürettiğini, bir ülkenin altın gibi, elmas gibi, platin gibi büyük zenginlik kaynaklarına, silah, otomobil ve makina sanayiine sahip olmasına rağmen milyonlarca zencinin hâlâ neden barakalarda yaşamak zorunda olduğunu, nüfusun yüzde 33'ünün AIDS (HİV) virüsü taşıyıcısı olmasını, milli gelir kişi başına 9400 dolar olmasına rağmen işsizliğin yüzde 37'ler gibi korkunç rakamlarda olmasını ifade etmiş oluyor. Artı korkunç suç oranı, artı buna bağlı 6 milyar dolarlık özel güvenlik birimleri sektörü... Yüzde 75 siyah, yüzde 14 beyaz, yüzde 7 melez, yüzde 3 Hintli... Ya da dinler açısından yüzde 65 Hristiyan, yüzde 4 Müslüman, yüzde 2 Hindu, yüzde 29 yerel dinler veya ate... İngilizce ve Afrikansça yaygın kullanıma sahip ama gerçekte tam 11 resmi dil var... Bu şu demek ki, henüz Güney Afrika oturmuş, durulmuş bir sosyal – siyasi yapıya sahip değil. Mandela büyük saygı görüyor ama yönetime müdahalesi sınırlı. Sadece bir ombudsman hüviyeti taşıyor.

Bütün bunlar Güney Afrika'nın 250 milyonluk Afrika alt kıtasının lokomotif ülkesi olmasını önlemiyor. Güney Afrika eğitime yüzde 15 (Guateng eyaletinde yüzde 35) pay ayıran bir ülke. Okuma yazma oranı yüzde 85. Johannesburg ve Cape Town şehirlerini gördük ki, buralar, bünyelerindeki büyük, milyonluk "zenci gettoları"nı görmezseniz, son derece modern yapıya sahipler... Yarınlar açısından bakıldığında Güney Afrika son derece önemli bir ülke...

Ya Türkiye ve Türkler'le ilişkisi?

1500 – 2000 civarında Türk var burada. Büyükelçiliğimiz Pretoria'da. Türk işadamları tekstil ile uğraşıyor. Güney Afrika'nın 35 milyar dolarlık ihracatı içinde Türkiye'ye 756 milyon dolarlık ihracatı var, 28 milyar dolarlık ithalatının ise sadece 70 milyon doları Türkiye'den...

İşte, bir de Türk okulları...

Afrika'da 40'a yakın Türk okulu açılmış. Üç tanesi Güney Afrika'da... Johannesburg'da, Cape Town'da ve Durman'da...

Gezdik. Gezdirdiler okulları kuran Horizon Educational Trust'ün yöneticileri... (Parantez içinde bu tür kuruluşların her ülkede, o ülke ile işi olan her Türk vatandaşına her alanda rehberlik hizmeti verdiğini de kaydetmek lazım) Minik zenci çocukların korolarından sağ ellerini yüreklerinin üzerine koyarak okudukları Güney Afrika Milli Marşı yanında "Eski dostlar, eski dostlar" şarkısını, "Oy Fadimem" türküsünü ve "Analar çeker yükü" çocuk şarkısını dinledik. Pırıl pırıl gözlere baktık, sevdik, okşadık onları... Bizler "beyaz" olarak görülüyorduk ve öğrendik ki bir "beyaz"ın siyah bir çocuğun başını okşaması, onlarla sevgi – şefkat ikliminde buluşması bambaşka anlamlar taşıyordu...

Okulların öğretmenlerinden bir bölümü Türkiye'den gitmişlerdi. ODTÜ gibi yıldız eğitim kurumlarından mezun olmuşlar, birikimlerini Türkiye'den binlerce kilometre uzaktaki bu ülkeye taşımışlardı. Aldıkları ücretler hiç de özendirici değildi. Yani onlar oraya "para kazanmak" için gitmiş olamazlardı. Peki ne için?

Bu soru aslında her şey için sorulabilir... "Bu okullar ne için?" sorusu da onun için bir dünya kavganın sebebi oluyor ya... Ne için? Dünyanın birçok yerine, neredeyse Türkiye'nin diplomatik misyonu gitmemiş, okullar gitmiş...

Bu soruyu muhakkak okulların açıldığı ülkeler de soruyordur. Ne için?

Ama galiba okulların açıldığı ülkeler, Türkiye'den (Türkiye'deki eğtim faaliyetlerini bile hâlâ tartışmakta olan Türkiye'den) daha önce öğrendiler okulların misyonunu... Bizim Güney Afrika'da bulunduğumuz günlerde, Matematik Olimpiyatı'na katılan Türk okulu öğrencilerinden birisinin altın madalya kazandığı haberi geldi. Bu haberin yıllarca derilerinin rengi sebebiyle ezilmiş zenci çocukları ve onların tutkularını temsil eden siyasi kadrolar için ne anlam taşıdığını oradan bakınca daha iyi görüyorsunuz. Onun için olmalı ki Türk okulları Afrika'da 10-12 bin civarında öğrenciye hizmet verme imkanına kavuşmuş.

Aslında dünyanın herhangi bir ülkesinde Türk okulu açmanın ikili bir misyonu olmalı: Birisi Türkiye açısından, diğeri okulun açıldığı ülke açısından... Şunu görüyorum: Okul açanlar, hangi insani misyona sahip olduklarını söz konusu ülkeye anlatmayı başarmışlar. Ama kendi ülkeleriyle ilişkide sorun yaşıyorlar... Neden acaba?

Bir ara şöyle yorumlar bile yapıldı: Fethullah Hoca, dünyanın değişik yerlerinde açtıkları okullarda yetiştirdiği öğrencilerle, Türkiye'de bilmem ne yapacak!!! Nasıl bir yorum?

Fethullah Hoca hâlâ Amerika'da...

Biliyorum ki, bunca sağlık sorunlarıyla uğraşırken içi yanıyordur vatan hasreti ile...

Herhalde onu da anlamakta zorlanıyoruz ülke olarak... Korkularımız bir insana vatanının havasını suyunu da çok görüyor, hizmet tutkusunu da... Ne yapalım, Allah hepimize akıl idrak versin!

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.