Ne Kasetmiş Ama...

Geçen cuma günkü Siyaset Meydanı herhalde kolay kolay unutulmayacak. Zaman gazetesinde, "Tek taraflı olur mu, bâri şunları da çağırsaydınız" diyen bir eleştiri okudum. Sıralanan adlar arasında benimki de bulunuyor. Diğerlerini bilemem, ama kendi hesabıma cevap vereyim: O Siyaset Meydanı'na beni çağırdılar, fakat programdan sadece birkaç saat önce yapılan çağrıya akşam için başka bir sözüm olduğundan olumlu cevap veremedim.

Bunu belirtmemin sebebi şu: Programa çağırmak için akşamüzeri arandığımda, Siyaset Meydanı ekibinin elinde geceye bir bomba gibi düşecek kaset bulunmuyordu. Nitekim, programı açarken, Ali Kırca, "Kaset elimize birkaç saat önce geçti" dedi açıkça. ATV haber merkezi, kaseti yayına hazırlayabilmek için olağanüstü çalışmış ve bölüm girişlerini yetiştirdiği halde bazı yerlerin altyazılarını tamamlayamamıştı.

Benimle konuştuklarında bir şeyi daha anladım: Ali Kırca, katılımcılar yönünden tek taraflılığı hemen sırıtacak bir program yapmak istemiyordu. Geceyle ilgili mâzeretimi bildirdiğimde, "Programı gelecek haftaya ertelesek gelir miydiniz?" diye sordular. Daha sonradan öğrendim: 'Karşı görüş' diye takdim edilebilecek birileri bulunamayınca, Ali Kırca, "Programı bu hafta yapamıyoruz" demiş... Gündemi altüst eden kaset, Fethullah Gülen konulu Siyaset Meydanı'nın yapılamayacağı ilân edildikten sonra ortaya çıkmış olmalı. Kaset, hiç kuşkum yok, Ali Kırca'nın ayak sürümesi üzerine, onu programı yapmaya ikna etmek için kasadan çıkarıldı.

Eğer bu doğruysa bir sonuca kolayca varabiliriz: Türkiye'yi sarsan kaset, onu elinde tutanların 'en uygun' diye öngördükleri zamandan daha önce piyasaya çıkmış oldu; yani sanıldığı gibi bir 'zamanlama mükemmelliği' söz konusu değil. Kaseti elinde bulunduranlar, ortalığı daha başka bir zamanda karıştırmayı planlıyorlardı.

Acaba nasıl bir ortamda?

Kaset ortaya çıktığından beri, Ankara, hedefin Çankaya olduğu iddialarıyla çalkalanıyor. Henüz bir Türkçe gazetede bu yolda bir haber veya yorum okumadım, ama Ankara'da İngilizce çıkan Turkish Daily News (TDN) gazetesinin dünkü manşeti bu ihtimali dile getiriyordu. İlnur Çevik'in makalesi de, "Lütfen Demirel'in güvenilirliğini sarsmayalım" başlığını taşıyordu. TDN, 'siyasî gözlemciler' diye tanımladığı kişilerin, gelecek mayısta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi düşünülerek kasetin piyasaya sürüldüğüne dair iddialarını önemsemiş... Haberde, Cumhurbaşkanı Demirel'in elinden hoşgörü ödülü aldığı Fethullah Gülen ile birlikte görüntülerine yer veren televizyon ve gazetelerin, eski genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın aynı ödülü reddettiğinin altını özellikle çizdikleri de belirtiliyor...

TDN'nin haber ve yorumu doğruysa, kasetin 'zamanlama' noktasındaki hatayı artık görebiliyoruz: Bu kaset şimdi değil, muhtemelen cumhurbaşkanlığı seçimine daha yakın bir zamanda yayımlanmak üzere kilit altında tutuluyordu. Aynı çevrelerin o zamana kadar yapılacakları içeren takvimlerinde "ATV'de Gülen programı: 18 Haziran 1999" yazılı bir not vardı herhalde; ilerideki bir tarihte kamuoyuna mâl edilecek kaseti, takvimlerindeki notu mutlaka gerçekleştirme hırsıyla Ali Kırca'nın önüne atmış olmalılar. Hürriyet, ATV'ye kaseti emekli Org. Kemal Yavuz'un verdiğini yazdı.

Bir dostumun iddiası şu: Kaseti ATV'ye uzatanlar stok içerisinden tesadüfen seçip verdiler; kasetin ortalığı ayağa kaldıracak önemdeki içeriğinden kendileri bile haberdar değillerdi. Dikkatlerini biraz önce yayımlanan kasetteki sözlerden çok ellerindeki ıvır zıvır malzeme üzerinde yoğunlaştırmaları bunu gösteriyor...

Fethullah Gülen'i seven sevmeyen herkesin kaset yayımlandığı andan beri sorduğu sorular var: Böylesine dehşetengiz bir konuşma nasıl oldu da kasete alındı? Hadi kasete alındı, nasıl oldu da saklandı? Hadi saklandı, nasıl oldu da ilgisiz ellere geçebildi?

Kasetteki konuşma 1993 haziran ayında yapılmış. Kasetin en az iki yıl önce dışarıya sızdığını da öğrendim. Bu demektir ki, kaseti ele geçirenler, ellerinde bir saatli bomba tuttuklarını epeydir biliyorlardı. Acaba bu süre içerisinde, kaset uslu uslu kasada mı durdu, yoksa kısa süreli yolculuklara çıktı mı? Kasetin ellerinde olduğunu Fethullah Hoca ve cemaatine de duyurdular mı? Duyurdularsa, onlar ne tepki verdi? Kişiler veya tavırlar konusunda pazarlıklarda bu kaset rol oynadı mı?

Kasetin gelecek mayısta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyecek gücü var, ama acaba daha yakın tarihteki olaylarla irtibat kurmak çok mu yersiz olur? Kaseti cumartesi günü manşetinden kullanmış gazetelerden biri, önemli bir devlet kurumundan aranmış ve "Nereden çıktı bu kaset?" diye sormuşlar... Kaseti açıklayanların kimliklerinden hareketle onu piyasaya sürdüğü düşünülebilecek bir devlet kurumu bu. Demek ki, sızdırma o kurumun işi değil. Hatta soruş tarzından o kurumun kasetin açıklanmasından fazla mutlu olmadığı da düşünülebilir. Çünkü bu, daha yakın bir tarihte gerçekleşecek bir devir-teslim olayını müthiş etkileyebilecek bir gelişme.

Bu konuları konuştuğum bir 'siyasî gözlemci', "Süleyman Bey, kasetin 'şimdi' ortaya çıkmasından mutlu olmuştur" dedi bana. Sadece mutlu olmakla kalmamış, benzer bir gelişmenin önünü tıkayacak tedbirleri alma fırsatı da bulmuştur.

Ne kasetmiş ama

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.