Washington'a Taşınan Abant
Türkiye'nin en sarsıntılı dönemlerinden birinde başlatılmış en geniş tabanlı uzlaşma platformu olan 'Abant Toplantıları'na, ilkine katıldıktan sonra mâzeret hakkı kullanıp gitmiyordum; bu defa mâzeretimin kabul edilmeyeceği kesin bir dille ifade edildi. Abant Platformu bu defalık Washington'a taşındığı için de yollara düşmem gerekti.
Aslında fena bir fikir değil. Bir zamanlar kendi gündemini bir yolunu bulup ilgi gösterdiği ülkelerde tartıştırırdı ABD; haberli-habersiz gidip Washington kokusu aldığım nice toplantı hatırlıyorum. Bu defa, bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşadığı sıkıntılar yüzünden zorda olan ABD; her eğilimden düşünürü yıllardır Abant'ta toplayanlar platformu Washington'a taşıyarak, ABD'ye, "Bir de bu insanları dinle" demiş oldu.
Yıllardır ülke gündeminde olduğu için, Abant Platformu'nun, hiçbir ayrımcılık yapmadan her eğilimden düşünürü biraraya topladığı biliniyor. Washington'daki açılışı Abant Platformu adına yapan Prof. Mete Tunçay'ın, konuşmasını yaparken denk düşürdüğü "Ben agnostiğim" açıklaması, toplantılarda sergilenen görüş zenginliğini duymuş Amerikalı katılımcıları değilse de çevrede yaşayan Türkleri epey şaşırttı. Oysa, dünyada da eşi-benzeri pek az bulunacak bir diyalog zeminini Türkiye yıllardır kullanıyor.
Açın, ilk Abant'tan çıkan ortak görüşe bir de bu gözle bakın. Orada üzerinde uzlaşma sağlanmış olan demokrasi, lâiklik, insan hakları, hukukun üstünlüğü genel başlığı altına giren temel ilkelerin ayrıntıları, bugün toplumumuzun ulaştığı kabulün zeminini teşkil ediyor. Hiçbir baskı altında kalmadan, iyi niyetle yola çıkıldığında, aydınlar da topluma önderlik görevini daha iyi yerine getirebiliyorlar.
'Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Washington'a taşıdığı platforma ev sahipliğini Johns Hopkins üniversitesi yapıyor. Buranın en parlak üniversitelerinden biri Johs Hopkins. Toplantıya salon tahsis eden SAIS (İleri Sosyal Araştırmalar Okulu) adlı bölümünün dekanı Francis Fukuyama bilinen bir isim. İlk toplantıyı açarken, Fukuyama, platformun arayışının Türkiye ve ABD'yi aşan bir önemi olduğuna değinmeden edemedi.
Abant Platformu denilince akla ilk gelen isim, hiç değilse benim için, şimdi hükümetin devlet bakanlığı koltuğunda oturan Prof. Mehmet Aydın'dır. İlk toplantıdan itibaren onun dikkatli denetimi altında sürdü platform, her bildirisinde onun beyin emeği vardır. Onca işinin arasında Washington'a geldi bakan ve bu yılın toplantısını da salondan hiç ayrılmadan izledi. İlk gün verdiği konferansta söyledikleri sonraki bütün konuşmalar için başlangıç noktası teşkil etti.
Türkiye'den gelen katılımcılar her zamanki Abant zenginliğini temsil ediyor. Çeşitli ABD üniversitelerinde ders veren Türkler yanında, Ortadoğu ve Türkiye üzerine çalışan, çoğu doktorasını Türkiye ile ilgili bir konuda yapmış Amerikalı öğretim üyeleri de var aramızda. Osmanlı bürokrasisi üzerine iki kitabı Türkçeye de çevrilen Carter Findley sözgelimi; ya da Türk demokrasisini izleyen Elisabeth Hurd ile Türk siyaseti ile ilgili kitapları bulunan Jenny White... John Esposito, John Voll ve Dale Eickelman, son yıllarda ABD'de görüşlerine en sık başvurulan, kitap ve makaleleri Türkiye'de de ilgiyle okunan bilimadamları...
Prof. Esposito, "Yıllar önce Türkiye'de binden fazla kişinin katıldığı bir konferansta konuşmuştum, hiç unutamadım" dedi. Bilimsel bir konuşmanın o kadar ilgi görmesi alışıldık bir durum değil, burada bile... Sanıyorum, Washington'daki toplantıya Türk izleyicilerin aktif katılımı da hayretini çekmiştir Amerikalı hocaların...
Sözün anlamını yitirdiği, kapalı kapılar arkasında alınan kararların, psikolojik savaş yöntemleriyle uygulamaya konulduğu bir dönemde yapılıyor Abant toplantısı ve kararları bütün dünyayı ilgilendiren ABD'nin başkentini mekân olarak kullanıyor. Burada konuşulanlar bir yolunu bulup muhataplarına ulaşabilirse, global köyün bütünüyle sahipsiz olmadığını onlara hatırlatabilir... Zaten, toplantının Washington'da yapılmasıyla amaçlanan da bu.
"Başka kimler katılıyor?" sorusunu soracağınızı biliyorum. Türkiye'den bildik isimler var katılımcılar arasında: Prof. Burhan Kuzu, Prof. Kenan Gürsoy, Prof. Mithat Melen, Prof. Edibe Sözen, Doç. Hadi Adanalı, Şahin Alpay, Ruşen Çakır, Cengiz Çandar, Hüseyin Gülerce, Cüneyt Ülsever... Prof. Kemal Karpat, Prof. Sabri Sayarı, Prof. Henri Barkey, Dr. Hakan Yavuz, Dr. Ömer Taşpınar, Prof. Zeki Sarıtoprak, Prof. Şükrü Hanioğlu, Dr. Berna Turam, Dr. Ayşe Kadayıfçı-Orellana da ABD'den katılan bizden isimler...
Esas kalabalık katılımcı kitlesini ise, değişik üniversitelerden öğretim üyeleri, düşünce üreten kurumlardan araştırmacılar, farklı devlet birimlerinden bürokratlar olmak üzere Amerikalılar teşkil ediyor. Koridorda, yemekte, çay içerken âşina bir sima ile karşılaşmamak mümkün değil.
Bakalım Abant kokusu Washington'u etkisi altına alabilecek mi?
- tarihinde hazırlandı.