Fetret Devri ve Batılı Alimler

Ben, Sir James Jeans'ın düşünce ufku, aklı erdiği ölçüde Allah'la olan münasebetine hayranlık duyarım; o deli gibi Allah'a aşık bir insandır. Ve çoğu zaman aklıma geldiğinde de şöyle derim: Keşke hakiki mihrabın yönünde bu kadar temrinat yapan bir dimağ, bir de rıhtıma vardığında vapuru kaçırmayıp dümeninde Allah Rasulü'nün oturduğu o sefineye binebilseydi..! Yine devâsâ bir kâmet ve deli gibi meczup olan astrofizikçi Edison'u da burada hatırlamada yarar var. Jeans, Pakistanlı bir alimden, 'Allah'tan hakkıyla ancak alim olan kulları korkar.' (Fatır, 35/28) ayetini duyunca, 'Eğer Hz. Muhammed böyle diyorsa, sen şahit ol o hak peygamberdir' der. Allah (cc), bu kadarcık demeyi eğer 'Muhammedün Rasulûllah' sayacaksa, o da kurtulmuş sayılır. Din adına, eşya ve hadiseleri o denli didik didik eden böyle bir insanın kurtulmasını çok arzu ederim. Ama O (cc), kabul etmezse, O'nun kurtarmadığını, bizim kurtarmamız mümkün olamaz.

Keza Einstein'ı, her ne kadar materyalistler kendi karanlık adeseleri ile karanlık görmüş ve göstermişlerse de, o da ileri seviyede dindar bir Yahudi'dir. Evet o da Allah demiş ve peygamber demiştir ama, onun Allah, Peygamber demesi, havradaki hahamların demelerinden çok farklıdır. O, şu kainatı görüp de, onun bir yaratıcısının olduğunu düşünmemezlik edemez. Her ne kadar Ehl-i Sünnet ulemasından bazılarının, bu insanlar hakkında, 'cehennemliktir' şeklinde bir mütalaa ve mülahazaları olsa da, onlar hakkında farklı fikir beyan eden insanlar da olmuştur; mesela onlardan bazıları, 'Günümüzde Efendimiz'i tanımadan vefat eden insanlar, cehenneme gider' diyenlere karşı, 'Acaba suç sadece onlarda mı, yoksa İslam'ı kâmeti kıymetince temsil edemeyip onlara anlatamadığımızdan dolayı bizde midir? diyenler de var. Sir James Jeansler, Edisonlar, Einsteinler hayata gözlerini yummadan Efendimiz hakkında geniş malumat sahibi olmadıkları ve yine onların anlayacağı dille Allah'ı, Peygamber'i anlatacak Üstad gibi, İmam Gazali gibi insanlar yetiştiremediğimizden ötürü acaba biraz da biz suçlu sayılmayız mı?. Üstad'ın onlar hakkında yaklaşımı ise daha farklıdır; o, Kastamonu Lahikası'nda, günümüzde adeta bir fetret döneminin yaşandığını söyler. Dolayısıyla kalbinde zerre kadar imanı olan insanların kurtulabileceğini dile getirir. Ancak kurtulanların kim olduğunu belirlemek bizi aşar... Bizim gönlümüz herkesin kurtulmasını arzu etse de bu böyledir...Bilemeyiz, Mevla neyler, ama değil mi ki güzellere peyrev olan elbet güzeldir. Öyle yanıp yakılan aşıkları kim bilir, belki de naz ile atar bir mahalli muhataba...

Evet, daha önce olduğu gibi asrımızda bir fetret yaşanmaktadır. Mehmed Akif'in ifadesiyle,

'Haya sıyrılmış, inmiş, öyle yüzsüzlük ki her yerde...
Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde!
Vefa yok, ahde hürmet hiç, emânet lafz-ı bîmedlûl;
Yalan râic, hıyanet mültezem her yerde, hak meçhul.

Yürekler merhametsiz, duygular süfli, emeller har;
Nazarlardan taşan mânâ ibadullahı istihkaar.
Beyinler ürperir yâ Rab, ne korkunç infilak olmuş:
Ne din kalmış, ne îman, din harap, îman türâb olmuş.'

İşte manzara ve bu manzara içinde çırpınan insanlar..! Gerçi şimdilerde durum biraz farklı; evet eski yamaçlarda az da olsa bize ait renkler tülleniyor artık. Alvar İmamı'nın o dupduru üslubuyla ifade edecek olursak;

'Canan elinin bülbülünün bağı göründü,
Dost ikliminin lâlesinin çağı göründü;
Envârı muhabbet doğuben tuttu cihanı,
'Şakka'l-kamer'in mucize parmağı göründü,
Yakub'a bugün Yusuf unun kokusu geldi,
Eyyub'e hayat ırmağının çağı göründü.'

Evet O, işte böyle 'göründü' redifleri ile süslediği bu güzel manzumesiyle bizi yeni bir dirilişin ve varoluşumuzla alakalı ufukta şafak emarelerinin tüllenişini anlatır. Biz ise, elhamdülillah şimdi daha ötesinde şeyler görüyoruz; fecr-i kâzibin, fecr-i sâdıkın en sâdık emaresi olduğu mülahazasıyla, ufuk ötesi zâviyesinde yarınların çok parlak olacağına inanıyoruz. Haddizatında fecr-i kâzib yalancıdır, ama o bir sâdıkı doğrular. Şöyle ki o doğunca artık gece yoktur.

Günümüzdeki bu aydınlık, fecr-i kâzib de olsa bir başka aydınlığı müjdelemektedir. Hem eskiden fecirler sadece doğuda zuhur ederdi, şimdi doğusuyla-batısıyla, güneyiyle-kuzeyiyle her tarafta zuhur ediyor. Allah'a binlerce hamd ü senalar olsun ki, kutsilerin dünyada gitmediği ve gönül matkaplarını salmadığı, içlerinin ilhamlarını boşaltmadığı hiçbir kara parçası kalmadı.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.