Öncelikle En Yakınlarımıza Bakmakla Mükellefiz
İslam'da îsâr duygusu çok önemli bir haslettir. Kur'an-ı Kerim, açık-kapalı çok kez insanlardaki bu hissi nazara verir. Îsârı, kendisi muhtaç olduğu halde başkalarını nefsine tercih etme diye yorumlayabiliriz. Mesela, bir kimsenin kendi ihtiyacı olan bir nesneyi başka birisinin ihtiyacını karşılamak için infak etmesi îsârdır.
Kur'an-ı Kerim, 'Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları (ihtiyaç sahibi olan kardeşlerini) kendilerine tercih ederler.' (Haşr, 59/9) gibi ayetleriyle işte bu tür îsâr hasletine sahip olan kutluları takdirle yâd eder. Îsârda yakınlık, uzaklık söz konusu değildir. Kime olursa olsun o, Allah yolunda kardeşlerini nefsine tercih etmenin adıdır. İsâr ne kadar memdûh olursa olsun mutlaka onun da bir sınırı vardır. İslam, aile fertlerinin bahis mevzu olduğu bir yerde önce onların ihtiyaçlarının giderilmesini emreder. Bu, başkalarını şahsına tercihten farklıdır. Anne ve babanın hakkı, îsâr hasletinin önüne geçecek kadar ehemmiyeti hâizdir. Nitekim Nebiler Serveri (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şerifte, 'Ey Allah'ın Rasulü! İyi davranıp hoş sohbette bulunmama en fazla hak sahibi olan kimdir?' diye soran ve bu soruyu dört defa tekrarlayan sahabinin ilk üç sorusuna, 'Annen', sonuncusuna da 'Baban' diye cevap vermiştir.
Mevzuyla alakalı Sa'd İbn Ebi Vakkâs'tan (ra) nakledilen bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: 'Veda haccı esnasında şiddetli bir hastalıkla yatıyordum. Rasulullah (sav), bana geçmiş olsun ziyaretine geldi. 'Ey Allah'ın Rasulü! Gördüğünüz gibi ağrım çok şiddetli.. ben mal-mülk sahibi bir kimseyim. Bana vâris olacak kızımdan başka kimsem yok. Malımın üçte ikisini tasadduk etmek istiyorum!' dedim. Hemen 'Hayır, olmaz!' buyurdular. 'Yarısını?' dedim. Yine 'olmaz!' buyurdular. 'Üçte birini?' dedim. 'Üçte birini mi? Üçte biri de çok. Senin, vârislerini zenginler olarak bırakman, halka ihtiyaçları için el açan fakirler olarak bırakmandan daha hayırlıdır. Sen, azîz ve celîl olan Allah'ın rızasını arayarak her ne harcarsan, -hatta bu, hanımının ağzına koyduğun bir lokma bile olsa- mutlaka o sebeple dahi mükâfatlandırılacaksın.' buyurdular. Ben: 'Ey Allah'ın Rasulü! Yoksa ben muhacir arkadaşlarımdan ayrı mı düşeceğim?' dedim. 'Eğer geri kalır, kendisiyle Allah'ın rızasını düşündüğün bir amel yapacak olursan bu amel sebebiyle mutlaka derecen artacak ve merteben yükselecektir. Sana şunu da söyleyeyim: Sen daha çok yaşayacaksın. Öyle ki, Allah seninle bazı kavimleri aziz, bazılarını da zelil kılacaktır.' buyurdular.. ve sonra da şöyle dua ettiler: 'Allah'ım! Ashabımın hicretini tamama erdir. Onları gerisin geri (başarısızlıkla) çevirme!..'
Bu hadis-i şerifte, anne-baba ve evlatların hukukunun yani aile haklarının devreye girdiği noktada başkalarına infak edilecek olan şeylerin bizzat Allah Rasulü (sav) tarafından gayet net olarak kısıtlandığı görülmektedir.
Benzer bir durum Ka'b İbn Mâlik (radiyallahu anh) için de söz konusudur. Şöyle ki, Tebük gazvesine mazeretsiz olarak katılmayan, fakat doğru söyleyerek Allah'tan af dileyen ve 'Tevbe, 9/117-119' ayetleriyle hakkında af fermanı çıkan, bunun üzerine bir şükür ifadesi olarak, 'Ey Allah'ın Rasulü! Mazhar olduğum bu aftan ötürü bütün malımı Allah ve Rasulü yoluna bağışlamak istiyorum' diyen Ka'b İbn Mâlik'e Allah Rasulü (sav), 'Hayır, hepsi olmaz. Bir kısmını kendine ayır, bu senin için daha hayırlı.' buyurarak aile fertlerinin haklarının korunması gerektiğini ifade buyurmuşlardır.
Aile hukukunun bahis mevzu olduğu bir yerde pek çok tasarrufun sınırlarının daraltıldığına dair Asr-ı saadetten daha başka misaller vermek de mümkündür. Ancak, biz sözü daha fazla uzatmamak için son bir misalle mevzuyu noktalamak istiyoruz:
İslam'da irşad, bütün müslümanlar üzerine umumi şartlarda farz-ı kifaye, hususi şartlarda ise farz-ı ayn derecesine yükselen yüce bir emirdir. İşte böylesine ehemmiyetli bir emre itaat etmek için bir Sahabi, Allah Rasulü'nün (sav) huzuruna gelerek sefere iştirak için izin ister. Peygamber Efendimiz (sav), o kişiye -hayatta olduklarını bildiği halde- 'Annen baban hayatta mı?' diye sorar. Sahabi, 'Evet' cevabını verince Rahmet Peygamberi, 'Onlara (hizmet de cihad sayılır), sen onlara hizmet ederek cihad yap!' buyurur.
Evet, İnsanlığın İftihar Tablosu (sav), farz-ı ayn olan bir meselede bile, eğer evladın nazarını anne-babaya çeviriyorsa, evladın anne ve babasına karşı ne denli ağır sorumlulukları olacağı üzerinde durulmaya değer bir mevzudur.
- tarihinde hazırlandı.