"Atatürk Gelecek, Eve Gideceğiz"
Elli yıl kadar önce, Edirne'de, Rasim adlı biri idama mahkûm olur. Suçu cinayettir. Hunharca işlenmiş bir cinayet.
Karısıyla beraber birinin evine girmiş ve hem adamı hem de karısını öldürmüşler.
Bahçede havlayan köpeği de baltayla parçalamışlar.
Cesetlerini gömmüşler.
Öldürdükleri adam da fakir biriymiş, kalaycılık yapmaktaymış, pek fazla para pul bulamamışlar.
Bütün ele geçirdikleri para üç yüz lira.
*
O zamanlar idamlar halka ibret olsun diye meydanlarda yapılmaktadır.
Üç Şerefeli Cami önüne idam sehpası kurulur.
Halk meydanı doldurmuş, ortalık panayıra dönmüştür.
Kuruyemişçiler, şerbetçiler satış yapmakta, ahali onlardan aldıklarını yiyip içmektedir.
Kimsenin ibret alacak hali yoktur.
*
Üç Şerefeli Cami'nin genç imamı ruhani reis olarak tayin edilmiştir.
Hocaefendi, mahkûmun yanına gelerek son telkinlerde bulunur.
Ancak, hocanın söylediklerini işitebilecek durumda değildir idam mahkûmu.
Hezeyan halindedir.
Sehpaya çıkartırken "Son bir arzun var mı?" diye sorduklarında şöyle cevap verir:
"Atatürk gelecek, eve gideceğiz..."
*
Az sonra Atatürk değil ama cellât yanına gelmiştir.
Adet olduğu üzere cellât körkütük sarhoş haldedir.
İp mahkûmun boynuna takılır, infaz gerçekleştirilir.
*
Derin bilgisiyle, güçlü hitabetiyle ve temiz ahlâkıyla meşhur olan Üç Şerefeli Cami imamı, katılmak zorunda kaldığı bu ilk infazdan fazlasıyla etkilenir.
Ne var ki bir süre sonra tekrar aynı görev için çağırırlar.
İlk infazdaki görevi sırasında henüz on sekiz yaşında olmasına rağmen, artık ne de olsa ruhani liderlik konusunda tecrübeli sayılmaktadır.
Dışarıda asmak yasaklanmıştır.
Kimsenin ibret almadığı fark edilmiş, teşhirin faydasızlığı ve çirkinliği görülmüş demek.
*
Hâkim, savcı, jandarma komutanı, hükümet tabibi ve hoca bulunmaktadır.
Bir de tabii cellât vardır.
Ve yine körkütük sarhoş vaziyettedir.
Sofyalı olarak bilinen hükümet tabibi, imamı kastederek "Papaz geldi mi?" diye sorar.
Doktorun papaz zannettiği veya öyle hitap ettiği hoca, hatıralarını anlatırken, bu konuya da hoşgörüyle yaklaşır. "Demek dinle ilgisi veya dini bilgisi o kadardı."
*
Benim ise kafamda bir süre dönüp durdu doktorun o sözü.
Papaz geldi mi? Papaz geldi mi?
Ne yapayım, ben o kadar hoşgörülü değilim.
Orada olsaydım, papaz senin babandır der miydim bilemiyorum.
*
Söz Erzurumlu genç imam Fethullah Hocaefendi'nin: "Mehmet çok temiz çehreli bir gençti. Katil olacağına ihtimal vermiyordum. Bizi görür görmez ayaklarının bağı çözüldü. Felç olmuştu. Bir kanepeye oturduk. Anlatmaya başladım:
Mehmet, işte durum bu. Meclis tasdik etmiş. Bundan sonra başka çare yok. Allah'a giden yoldasın ve başka yollar da kapalı.
Abdest almak ister misin? diye sordum. İsterim dedi. Ayaklarına gelince takati kesildi. Bugünkü gibi hatırımda. Yıkayamadı ayaklarını.
Amentü'yü okutmaya başladım. Biraz okuyor; fakat gerisini getiremiyordu. Kelimeler aklından siliniyordu."
- tarihinde hazırlandı.