Bakara Sûre-i Celîlesi (25. âyet)

Bakara Sûre-i Celîlesi (25. âyet)

وَبَشِّرِ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هٰذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَأُتُوا بِه مُتَشَابِهًا وَلَهُمْ فِيهَۤا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“İman edip sâlih amel işleyenleri müjdele: Onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Öyle cennetler ki ne zaman, meyvelerinden kendilerine bir şey ikram edilse: ‘Bu, daha önce de bize sunulan şey!’ derler. (Oysa bu, onların aynısı olmayıp) benzeri olarak kendilerine sunulacaktır. Orada onların tertemiz eşleri de olacak ve onlar orada devamlı kalacaklardır.”

Muhakkiklerin tefsirlerinde işaret ettikleri gibi öncelikle burada bir tekâbül sanatı söz konusudur. Bir önceki âyette detaylı olarak tasvir edilen Cehennem’di. Orada çırası, yakıtı insan ve taşlar olan; kâfirler için hazırlanmış bulunan Cehennem’den bahsedilmişti. Arkadan gelen bu âyette ise altından ırmakların çağladığı Cennet bağ ve bahçelerinden bahsedilmektedir. Evet, وَبَشِّرِ الَّذِينَ âyet-i kerimesi bir lazımî mânâya –mefhuma– atıf yaparak tekâbülü temin ediyor. Burada zâhiren doğrudan doğruya “vav”ı atfedeceğimiz bir şey yok. Atfın, atfedilen şeyle aynı cinsten olması lazımdır. Binaenaleyh buraya kadar gelen âyetlerin, cümlelerin mazmun ve fehvasından hâsıl olan mânânın lazımına “vav”la işaret edilerek Peygamberimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle denmektedir: “Sen de bir kulsun fakat abd-i hâssın, Senin hususi bir vazifen var; şüphesiz bu vazife de tebliğ ve irşattır. Elinizdeki Mu’cizü’l-Beyan olan o kitap da Senin sıdkına sadık bir şahittir. Bununla, Hak tarafından Senin nübüvvetin tescil edilmektedir. Madem irşad ve tebliğ Senin vazifendir, bunun önemli iki rüknü de tergib ve terhibdir; buraya kadar inzarda bulunduğun gibi bundan sonra da tebşirde bulunacaksın. Evet, evvela bir terhibde bulundu isen sonra da tergibde bulunmalısın.” Demek ki buradaki “vav”, “fehva”nın lazımı üzerine atıf vazifesi görüyor.

Böyle bir makta’ ile başlayan mevzuun daha evvelki âyetlerle ve sûrenin başıyla da sıkı alâkası mevcut; zira Bakara Sûresi’nin başında Kur’ân-ı Kerim’den istifade edecek, sâlih, müttaki, müstakim kimseler anlatılırken, onların namaz kıldıkları, zekât verdikleri, infakta bulundukları ve kendilerine inen kitaba inandıkları gibi kendilerinden evvel inen kitaplara da inandıkları vurgulanır. Oradaki sâlih ve müstakim zümre ile buradaki müstakim grup aynıdır, arada işte böyle bir ayniyet mevcuttur.

Sâniyen, en yakın makta’, يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ “Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin.” (Bakara sûresi, 2/21) ile başlamaktadır ki mü’min, münafık, kâfir herkesi ubûdiyete davet eden; tevhid-i ulûhiyeti ifade yanında, tevhid-i rubûbiyeti vurgulayan bu âyet-i celile-i kerime, kabul eden-etmeyen bütün insanları ubûdiyete çağırmaktadır. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) de herkesi ümmet-i davet kabul ederek tebliğ ve irşatta bulunması açısından vazifesinin bir yönüyle inzar, diğer yönüyle tebşir olması.. inzarın أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ fezlekesiyle yapılması, tebşirin de hemen ardından وَبَشِّرِ الَّذِينَ ile vurgulanması.. ve اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ile anlatılan hususun, dava-yı nübüvvette mühim bir yer teşkil etmesi haysiyetiyle bu makta’ da evvelki âyetlere bağlanmış oluyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.